Hususum yaşanmışlık oluyor sanki,
sanki layecüzdür yaşamak bana.
cüzdanlarımdan cüzzam dökülüyor
hülasa, hülyalar görüyorum.
sanırım
arafı yaşıyorum,
üstüme sürüyor yanılgımın merhemini elem.
yazım yanlışıyım imlalara,
başına gelen en güzel şey a'nın, şapkası sanırım.
alıp başımı gideceğim dediğim yer,
evvela içim.
ne yönde kaldı o sessiz vaveylalarım,
renksiz leylaklarım,
içimdeki çocuğu götüren leyleklerim
ne yöndeler Rabb'im?
bi' vacibe sırtımı dönmüş gibiyim,
farz için.
veralarım oldu, yalnızlığım bunun için.
diyorum ya gideceğim senden, içim.
acımdan sabahlar sızlıyor olarak geçiyorum
gecelerden
ve gecelerde bi'Eylül yalnızlığım.
demiş miydim,
"eş zamanlı öleceğim içim ile" diye
hakeza bunu okumuştum kitaplardan.
şehir merkezinde intihar ve iltihap var
şehir, iç cebimde naperva.
şehirden ziyadeyim
ve bende, hala havf ve reca.
ama
evvela ölüyorum.
Ah!
ellerimin tuttuğu rahleler ellerimden uzaklar hâlâ.
ellerim de benden.
ilahim; ölüyorum.
Şimâl Doğançay
2020-05-10T04:50:57+03:00Hülasa kelimesi bana çok özlediğim zamanları hatırlattı ne garip, emeğinize sağlık👏🏻