Kumsalı döven dalgaların saçlarını okşaması,

Bulutların güneşten utanıp güzelliğini saklaması,

Göze hitap eden her şeyin bana seni hatırlatması,

Bitkilerin dahi sevgisizlikten solması…


Peki ya belli mi sonrası,

Kalsın padişahın kurduğu ziyafet sofrası,

Yanmıyorken hâlâ köyümdeki sokak lambası,


Yetmez çektiğin acılardan beslenen gözyaşları,

Dost sandığının yok alnında kırışıklıkları,

Sadece çatıktı biraz kaşları,

Ben ise saklıyorum halen döktüğün o yaşları…