insanların hayatları boyunca ilişkilerinde yaşadığı ya da yaşayamadığı sıkıntılar cocuklugunda gordugu yabda goremedigi seylerden kaynaklanir. anneniz ya da babaniz siz kucukken yaptiginiz bir hatada size karsi nasil bir tutum sergiliyorlardi. gozlerinin icine bakarak hata yaptım diyebiliyor muydunuz. babanizin omzunda aglayabiliyor muydunuz? ya da anneniz hoslandiginin kisiyi soyleyebiliyor muydunuz? Ne zaman karsilarina gecip duygularinizdan bahsettiginde dinlediler sizi ya da sorunu evin icinde degil de disarda buldular mi? kendinizi ifade etmek istediginizde dinlediler mi? sirf ruj surdunuz diye orospu dediler mi size? ya da aksam 10 da eve geldiniz diye yemediginiz azarin kalmadigi olmadi mi? bunlar bizim cocukluk travmalarimizdir ve ilerleyen yaslardaki iliskilerimizde buyuk rol oynarlar cunku insan yedisinde ne idiyse yetmisinde de oydu ve biz yedimizde bunlarla birlikte ev denen hanede hayatta kalmaya calistik. yanan bir evde oturup film izledik sanki yanmayacagimizi dusunduk. yaniyorsun disariya cik dendiginde ise fark etmeden alevlere teslim olmustuk.o alevler sizin sirdasiniz simdi sen nereye ben oraya diyorlar birakmiyorlar pesinizi. ev yaniyor, mobilyalar yaniyor, dumanlar cikiyor yuvan dedikleri yerden yuvanin icindeki insanlar yaniyor yuva ev oluyor.