“Benden nefret edeceksiniz sonra beni deli gibi seveceksiniz ve en sonunda baştakinden daha çok nefret edeceksiniz”


Ülkenin en güzel yerinde doğmuştum, muhteşem sahilleri, aşırı sıcağı, yabancıları… Türkiyenin miamisi ya da los angelesı denilecek kadar özgür bir yerde büyümüştüm. Yılın hiçbir zamanı üşümüyor, bakireliği önemsemiyor, bizi eğlendirecek ne varsa yapıyor ve sürekli tüketiyorduk. Varlıklıydım, kolay harcıyor zor sarhoş oluyordum. Kadınları anlamaya çalışmamın başlangıcı sanırım 11-12 yaşlarındaydı. Hiçbir zaman anlayamayacağımı ama sürekli merak ettiğimi anlayınca, alkolle tanıştım, tahminen 13-14 yaşındaydım. Irk dil ve yaş ayrımı yoktu, dediğim gibi fazla özgürdük. Özgürce gidip bir kadına yazılabiliyordum. 14 yaşındaydım, otel barında karşımda 18-19 yaşlarında bir kız oturuyordu. Güneşten yanmış kavruk pürüzsüz bacaklar, bembeyaz gülüş, güzel gözler… özgürce yazılmamam için hiçbir sebep yoktu, fazla özgürlüğün insanları kısıtladığını anladığım zamana kadar. Kızla konuşabilme cesaretine erişmek için o kadar çok içmiştim ki, kızın birkaç gülümsemesi dışında bir şey alamamıştım. Sabaha karşı havuza işeyip odaya çıktığımda komalık olmuştum ailem beni hastaneye götürmek zorunda kalmıştı. O gün evlilik yıldönümleriydi, onlara da hayatları boyunca unutamayacakları bir hediye vermiştim.


Tüketiyordum, fazlası ile hem de. En çok ailemi tükettim diyebilirim belki ikinci sıradadırlar. Bu başlık başka bir günün konusu daha çok pazarın, bugün cuma ve günah çıkartıp rahibin bizi teselli etmesi için iki gün daha beklemeliyiz. 13-14 yaşlarından itibaren otellerin ve şehrin barlarında takılıyordum. Tipim yaşıtlarıma göre büyüktü, kapıdakiler asla sıkıntı çıkartmıyorlardı. Otellere ailemle gidiyor check outa kadar onlarla görüşmüyordum. Barmenlerle kaynatıyor gözüme kestirdiğim kadınlarla konuşuyor yeni yeni alkoller deniyordum. Hafif hafif dans ediyor daha çok sallanıyordum. Bir gün yine böyle günlerden biriydi, otele geleli ailemi sadece sabah kahvaltıda görüyor, kendimi deniz kenarındaki bara atıp içmeye başlıyordum. Gece kendi başıma çıkmış otelin barında eğleniyordum. Bu sefer komalık olmak gibi bir niyetim yoktu. Yanıma tahminim 35-45 yaş aralığında azeri veya kazak olduğunu düşündüğüm bir kadın yaklaştı ve benimle ingilizce konuşmaya başladı. Klasik muhabbetler adımı ve kaç yaşında olduğumu sordu. Ben de adımı ve 16 yaşında olduğumu söyledim. Bana inanmadı, elimi tuttu ve güldü. Bana gerçeği söyle dedi, ve ben de cidden 16 olduğumu belirttim. Elimden tuttu ve beni tuvalete doğru götürmeye başladı… bir sonraki sabah kadını kocası ve iki küçük (7-8 yaşlarındaydılar) görünce bu şehrin ne kadar özgür ve tüketici olduğunu anladım.



Hepimiz tüketiyordu, herkes bir şeyleri durmadan tüketiyordu. Tüketmek de özgürdük. Özgürlüğü de tüketiyorduk. Birileri parayı, birileri aşkı, birileri hırsı birileri ise sanatı tüketiyordu. Durmaksızın tüketiyorduk. Siz de tüketiyorsunuz. Bana onaylı kullanıcı verdiklerinde beni de tüketmeye çalıştılar emin olun. Ve cuma geceleri bir şey tüketemeyenler için tüketilecek bir şeyler vermeye karar verdim. Çoğu cuma bir anlatıcı olarak size tüketebileceğiniz bir şeyler vereceğim. Kiminizin sevgilisi okurken beni düşlediği için benden nefret edecek, kimi salladığımı düşünerek benden nefret edecek, sonra hepiniz beni sevecek ve en sonunda beni tüketince benden daha çok nefret edeceksiniz. Ben de tüketiyordum, alkolü, hayatı ve zamanı hem de herkesten hızlı. Unutmayın ki karaciğerinizin boyutu penisinizin boyunu geçmiş ise hayatta bazı şeyler yolunda gitmiyor demektir. Hayatı zamanı ya da alkolü çok tüketiyorsunuz demektir. 


Not: Karaciğerim 19 cm olmuş…