Çektiğim acı beni başka bir insana dönüştürdü. İçimdeki tüm masum duyguları kaybettim artık. Bugünlerde yaşamak için hiçbir nedenim yok. Ölü ruhumla birlikte nefes bile almadan etrafı seyrederek geçiriyorum zamanımı. Gökyüzünü izlemek istiyorum her dakika. Sanki bana bir kaçış yolu gibi gözüküyor her defasında gökyüzü, asla ulaşamadığım bir yol. İçimdeki bu şeyi öldürmek istiyorum ama duygularımın nefesinde kalan o son masum hava engel oluyor buna. İlerleyemiyorum, geri gidemiyorum. Beni mutluluğun sonsuzluğuna iten bu his artık bütün damarlarımı çatlatır oldu. Her insanın hayatında yaşadığı bu aşk denilen şey benim bu dünyadaki cehennemim oldu. Yarın ne olacağını düşünmeden yaşadığınız o arzu dolu günler artık her akla gelişte bir kırbaç gibi göğsünüze vuruyor. Tarif edilemeyen bu acıyı dindirmenin hiçbir yolu yok. En kötüsü de bu olsa gerek. Her ne olursa olsun yaşamaya devam etmek zorundasınız, eğer ki intihar etmeye cesaretiniz yoksa. Sakın demeyin böyle bir sebepten intihar edilir mi diye. Edilir. Eğer edemiyorsanız kendinizden ümidi kesmeyin çünkü hala kendinizin daha değerli olduğunuzu gösterir bu. Artık nereye çıktığını bilmediğim o karanlık yollardan korkmuyorum. Bir kez geçtim öyle bir yoldan. Öğrendiğim en güzel şeylerden birisi asla bir insan için beklentiye girmeyin, bu kendiniz de olabilir. Çünkü çok sefil varlıklarız özümüzde. Bu sefillikten de asla utanç duymayın çünkü bu bir zorunluluk. Tıpkı bir aslanın yavru bir geyiği yemesi gibi. Eğer o yavru geyiği yemezsek ölürüz. İçinizden gelerek yaptığınız hiçbir eylemden utanç duymayın. Duyacaksınız elbet. Çünkü dediğim gibi sefiliz. Belki bir gün daha güzel bir dünyaya açarız gözlerimizi. Gökyüzünden umut yağan, nehirlerden sevgi akan ve insanların gözlerinden dürüstlük akan bir dünyaya. Umut edin. Umut elimizdeki en büyük dirayetimiz.