... 

mutlu olmaya çalışmıyorduk

ki bu ziyadesiyle mutsuz ederdi bizi

kılıcı kırık

kanadı kırık

bütün kelimelerin savruk dökük olduğu

başka bir zamanda;

gecenin tenhalığında duyulan

derin iç çekmelerle avunuyorduk. 


mutsuzluğumuzdan değil

ama illaki mutluluktan da değil

bir kelimeyi olumsuza çeviren

‘’değil’’ makamında bir şarkının

çok sesli, çok kederli korosundaki

şüpheli yalnızlardık.


mutlu olmanın karneye bağlandığı günlerde; 

bir hicran yarasının 

açık kalmış kapısından

yıldızları saydık uzun süre

vakit gece yarısını çoktan geçiyordu…



/


çok muskalı bir aşktı bizimkisi 

nal yerine yürek çaktık kapılarımıza 

cereyanda da kaldık aldırmadan 

önce sevişip

sonra soğuk sular içtik ardından. 


bir ütü yapmayı beceremedik mesela

bir de yıldızlara bakarak

sarı beyaz düşler kuramadık

vahim hatalarımız oldu

aşksız kalırsak

mutsuz oluruz sandık. 

oysa

hayat bir mutsuzluk hâliydi

bilemedik.