onların "tüm sorunlarına" cevaplar bulurken, kendimin birçok cevaplanmaya muhtaç sorusu var. ama olsun, onun gönlü rahat çıkıyorsa odadan, tamamız.


onlara açtığım kalbim, bazen çok yorgun. ama olsun, o gözyaşı değen yüzünde gülücükle çıkıyorsa odadan, tamamız.


başımı kaşımaya vaktimin olmadığı anların yorgunluğunu; ikiye katlanıp odamın önüne bırakılan böyle bir mektup, masum bir kalpten süzülüp hayran gözler ve tatlı bir dille "siz çok güzelsiniz hocam" diyen bir çift söz, "hocam sizi görmek için geldim" diyen ve koşarak sarılan bilmem kaçıncı öğrenci, seneler sonra hâlâ "çokça seviliyorsun" diye mesaj atan bir öğretmen, "seni merak ettim" "sesini duymak istedim" "sana kahve yapıyorum" diyen insanlarla çevrili olmanın keyfiyle ve şükrüyle aşıyorum. geçiyor tüm yorgunluğum.


insanlığımın yorgunluğunu da "yaptıklarıma değmiş, başarabilmişim, gönlüne dokunmuşum, güvenini kazanmışım" düşüncesi alıp götürüyor ve yarın yeniden aynı hevesle başlayabiliyorum gülücükler dağıtmaya ve inanmak ve inandırmaklar vazifesine.


neye inanmak ve inandırmak? insanlığa, merhamete, şefkate, ilgiye ve sevgiye, anlayışa, alış veriş değil de veriş alış dengesine, dünyadan alacaklı olduğumuz değil dünyaya neler katabilirim'i düşünmenin doğruluğuna. insan olmaya ve insan kalmaya.


sevgim için teşekkür edecek kadar masum kalplere beni sevdiren, tüm bu güzelliklerini bana yaşatan ve bu güzellikleri görebilmeme fırsat veren Allah'a hamdolsun. 🌸🧡✨️