Yalınayaksın inci çiçeği, ağladığın zaman

Ömrünün şanı için bağırıp çağırmıyorsun ama

Kırılmış yüreğin sabır taşı değildir

Ki sen gözyaşlarını kimler için döküyorsun

Kimler için döküyorsun, anlat bana

Ağlanmaz hiçbir soysuz kaçağa

Kaçan yüreğinden öylece, sen severken bu kadar

İki kanatlı bir melek inceliğin

Bir kanadın latif ipince, biri keskin sınırlarla ayırıyor ayı, güneşi

Bundan, aynı anda dik duruşun ve serpilişin yeryüzüne

Sen zarifçe çiçeklenirsin de çehren bir kaya gibi serttir aşılmamış yamaçlarında

Güneşler doğurur ellerindeki keskin hançeri

Ay yitirir karanlığında kör bıçakları

Yapma bu kadar, umma insanlardan ne olursun

Kavga edenler var, savaşanlar, düşsüz ordularında

Kırk kere anlaşsalar kırk birincide bozarlar

Yağmur değse bile yangındır evleri, ateştir meskenleri


Gözden ıraksın inci çiçeği, ağladığın zaman

Ömrünün yâdı için adımlarını sakınmıyorsun ama

Uzaklar senin için değildir

Bir tek sen mi kaçmak istiyorsun inci çiçeği

Bir tek seni mi yaraladı bu diyarlar

Lime lime edilmedi mi benim de sevdalarım

Ben boğazımdan bin nâr yuttum, pişti yüreğim

Dağıttım sevdayı yeryüzüne ılık ılık

Nasiplensin diye soğuk yürekli her bir fani

Söyle, sevdadan caymak varsa ben de gideyim

Sevilmeyenler unutulur bilirim

Yâd yalnız sevilenler içindir

Öyleyse unutulacağız ya, hatalar da bizimdir

Tökezlemeler, düşmeler de, umursama

Ama sakın yıkılma inci çiçeği, yıkılanlara kimseler acımaz

Tekmelerler yerin dibine sokana dek

Kimseler yalnızca güçlüler içindir