"Sen bilirsin neresinden seveceğini insanı." diye bir söz ettim sana mektubunda Asmin. Ozana sorup ne dediğini yazana kadar çok geçmemiş. Belli ki ozan sözün özünü biliyor, az söylüyor çok dinliyor, 1 söylüyor 2 dinliyor, lafı uzatmıyor, tatava yapmıyor, boş beleş konuşmuyor, laklak yapmıyor. Sen de sanıtmayı sevmezsin, getirmişsin sözlerini ozanın. Dersin sofra bezini, sonra üstüne demliği koydun. Sofra bezini yakmasın diye altına bir yayvan tahta, sonrasına diyim önce dem ardından şerbeti kuyuyorsun. Kaç sözlü diyorsun, az sözlü diyorum. Sözlüğü uzatıyorsun, çay kaşığı arıyoruz deriyoruz sonra unuttuğunu anlayıp elimle sözlükten bir tutam sözcük alıp atıyorum çayıma. Nasip işte Asmin, meyuslanma. Ne gezer bizde şeker, biz çayı az sözlü ve tavşan canı severiz. Kan man yok. Çirkin şeyler olmasın, tavşanın canı nasıl isterse öyle içeriz. Yahu gelelim ozana ve şu sen bilirsin neresinden seveceğini insanı kısmına. Amma gelmeden önce şu simitçiden 40 kağıt da olsa saralyeli simiti alalım. Onu seviyorum, yerim de ha. Güzel oluyor, ilk defa Taksim'de tevafuk etmiştim eğer içi güzelse hep ondan alırız. Ama martılara ondan atmayız tabi, onlar sever mi sevmez mi nereden bilicez. Denettirmeden de olma ki. Bilemedim şimdi. Ya Asmin, sen bilirsin saralyeli mi sever karabaş martılar simidi saralyesiz mi? Neyse ne can deme, mühim bir konudur ve pek elzemdir cevaplaması. Hadi diyelim ki erteledik cevabı, dert olmaz mı başımıza. Secdede şundan bundan düşünerek nasıl ki masivayla meşk ediyorsak, nasıl ki kıyamda gözümüz fır dönüyorsa öyle ilgiliyiz işte her şeyle. Neyse ne, düşün ki biz bir martıyız ve akbil basmadan bindik bir vapura. Geldi bir iki çocuk ve uzattı bize simit. Sen der misin hani bunun sarelyesi? Biz deriz. O zaman annemin çöreklerinden ikram etsinler, yeriz. Annem de pek güzel yapar ha. Asmin, yeriz değil mi? Ve itidalleşiriz. Cetvel varmı senin çantanda? Ben resim çantamda unutmuşum. Oo unuttuk yine ozanı mozanı. Bizi azarladı mı onu söyle. İnsan yüreğinden sevilir diyorsun Asmin. İmtihan etmiyorum, demek istediğim şu insan yürekten severse birini imtihanı başlar. İmtihan zordur, kopya çekmek serbesttir amma derse kimse çalışmamıştır sınıfta. O yüzden üst sınıfta abisi, ablası, tanışı olan bilir geçer. Ozan demiş ki incittiysen inciyi, geri yap gönlünü. İncinin incinmesini halletmek ince iştir, sabır demiş ozan. O zaman, çal dediğimi ilet ozana. Çalsın bir dağdan ovadan falan.
~