Kan duvarlarım 

Yakışmadı bu incelik size

Ve taşıyamadı dizelerimi kırgın omzum

Bahar sayrılığında kavlanan maviyle

Kırmızı akan yine bendim çıkmaz her sokakta


Sustu gitmeklerden oyduğum o sızı

Avazım bağırdığı kadar çıktım sonra 


Saymak dedim bir incirin çekirdeklerini

Değil miydi daha mümkün

Sizdeki incelikler yerine


Önce Butimar kondu zeytin dalına

Sonra gitme diye çaldığım tüm rayların ağırlığı boğazıma


Eylülde yola düşmeden kirpiklerin

Gör diye sarstığım fayların kahrı vurdu 

Durdum burada ben

ve sen, bekledin

Limon kokusuyla mıhladım, derin

Baktım gözlerin yağıyor kentlere

Endülüs’ten Bağdat’a değin

Taş yollardan çekilmiş sürmeler izi ardımda

Dedim varsın olsun

Buyur edildi çarşılarıma her sel.

-Selâmsız, Hıttâ’sız yahudi gidişinle-




Eylül/2023

Mirza Şâmil.