Kar olup dallardan sarkarak
uzanıyorum vadinin ilkbaharına,
bir damla olup rüzgârın önünde
soğuk bir kaynak gibi,
çiçeklere yağıyorum
çürüyorlar çevremde
bir bataklığı kuşatırcasına.
Ben, hep ölümü düşünmek gibiyim
*

Uçarcasına geçiyorum bütün cennetlerin
emin diye bilinen mekanlarından,
bana göre değil çünkü sakin yürümek,
sütunları devirip duvar altlarını oyuyorum.
denizin uzak hışırtılarıyla uyarıyorum başkalarını,
çünkü bana göre değil geceleri uyumak.
Ta ağzına dalıyorum çağlayanların
ve dağlardan çığları yuvarlıyorum.

*
Ben, günü bölen çan sesleri gibi
barışın ve mutluluğun yakasına yapışan
ve olgun tarladaki orakları andıran
o büyük dünya korkusunun çocuğuyum.
*

Ben, hep ölümü düşünmek gibiyim.