Ademoğlu beşer olarak doğar. Nedir beşer? Et parçası…Yani dış yüzün… Görüntüde iskelet ve kas sistemi olan, içi organlarla dolu ve üzerine deriden bir kılıf giydirilmiş beşerin görsel şöleni!...Bu mekanizma kusursuzca çalışır elbet…Ona iyi baktığın sürece….Sana yolun sonuna kadar hizmet eder. Dikkat et! ’Sana’ diyorum!.. Peki ya ‘SEN’ kimsin?... Neden bu mekanizma senin emrine amade çalışıyor?.. O halde bu kemik ve et yığınından ayrı içinde başka bir ‘Sen’ var…Bu mekanizmayı harekete geçiren ona eros (yaşam) enerjisi veren gerçek ‘SEN’…Seni sen yapan tüm duygulanışların ve de tüm değerlerin çıkış noktası olan SEN…. İşte bu içerdeki gerçek benliği fark ederek yaşayabilen öz farkındalık sahibi varlığa ‘İNSAN’ diyoruz…Kendinden habersiz yaşayanlara ise sadece ‘BEŞER’ diyebiliriz… Başta da belirttiğim gibi nefes alıp veren bir et parçası…
Kendini bilmeyen ve tanımayan neyi kimi bilip tanıyabilir? Kendine yabancı olan kime neye dost olabilir? İçindeki ‘BEN’ ile barışık olmayan hangi huzuru hangi sevgiyi yayabilir!
Yaşadığımız çağ; değerlerin değersizleştirildiği, kişinin gerçek benliğinin unutturulduğu hedonist bir çağ!..Sözün özü beşer olarak doğanların çok azı İNSAN olarak ölür. Spinoza’nın da dediği gibi aklın ve vicdanın rehberliğinde yürüyebilen erdemli bir İNSAN olarak yaşayıp ölmek dileğiyle…