Kül tablasına terk edilmiş ve bir yığın oluşturmuş sigara cesetleriyle çevrili çevrelerimiz...


Kalk!

Tablayı boşalt!

Temiz bir tabla, daha az koku ve pis görüntüden arınma partisi...

Herhangi bir evrende, herhangi bir zamanda daima ovuşturulan gözler dikizliyor adımlarını.

Ve çatlatıyorsun adım sayını kaldırımlarca...

Bastığın her parke taşında bir ceset batıyor göz bebeğine...


Herhangi bir dudakta tutsak kalmış sigaralar sonunda çöplüğü boyluyor...


Birikip yığınlar oluşturuyor, renk değiştirip leş keşmekeş-leşiyor...


Ve itinayla itaat ettiğin ayak tabanların, sürüklenerek çektiği çekmeceleri ağzına kadar yoklukla dolduruyor... İtibarını itibarsızlaştırarak tırlatıyorsun...

Tımarlanarak tımarhanenin kapısını araladığında ne olduğunu anlayamayacak kadar tıkışık, tıklım tıklım titrek ellerinle,

O son sigaranın izmaritini, o tıfıl bedenini yırtarak fırlatacak ve son yolculuğuna uğurlanacaksın...


Çöplüğe loş geldiniz...