Bir kağıt parçası sıkıştırılmış, ayakta iskele ve pazara uyanan bir gece yarısından kurulu soframız

İki tabure bir masa etrafında oturur bir sigaraya, bir rakıya, hareket etmekte kolunda dövmesi

Bir kolunda kör bir baykuş resmi bir diğerinde yazılı "Etika" ve bir anlığına haber yok miçodan

Siktir olup gitmiş sözde kafa dinlemeye, düşünmeye üşenen o ensiz kalabalığın içinde, ağır aforizma

 

Bak yine serseriliği üstünde denizin, körkütük sarhoş, bacaklarımız dalgalanıyor kaptan

 

Gülümsemek zorunda olan bir garson, ilgi sanmakta Karafa’daki rakısını getiren kadına aşık olan bir tanıdık

Ki miçoya göre daha çekiciydi, bir aşkın tecrübesi ve yaşanma ihtimali bir cinselliğin, gerçek aşkı istemekten

Bedene ağıttı bu kahır teknesi tepesindeyken güneşin, yine bir kızcağızı boş bırakmamışlar bir an bile yüzerken

Hem insan dediğin şey dürtüsüne sahip çıkamayan bir hayvan

hislerinde boğulur, hayvandan da beter

 

Çapası dibe batmış zorbalığın, vakitsiz

Güzelavrat otunun da etkisinde, zoruma gidiyor be kaptan

 

Hem ne demeye o Kavuklu Hamdi ukalasının damadı benim sigara paramı gece gündüz ezecekmiş

Ki miço da haklı, yarısı vergi dolu kadehlerde bırakmış tüm harçlığını gariban Victoria Meyhanesi'nde

Ve yine birkaç üniformalı yokuş aşağı denize çıkan bir sokağın eşiğinde, bu yolsuzluk diz boyu sığıda "abiler"

Yetmiyor direnmek, omuzlarımda bir el, kemiklerimin sarsılmaz gücü ve bu düzen, etiği kanunsuz yargılamakta

 

İnsan olmak da zor şimdi cinsiyeti olmaksızın, gün geçmiyor ki yeryüzünden orospular eksilmiyor be kaptan

 

İşine geldiğine göre hareket etmekte sözlerinde tanrısı miçonun, bencilliğinde kalabalık bir halkın sancısı yatmakta

Ve gülümsüyor kaptan gözleri açıldı kör baykuşun, bana dokunmayan yılan bin yaşasın etrafında dönmekte dünya

Hem inanç dediğin şey hep bir baba figüründen ibaret değil miydi, baksana yetmiyor ki lan yeryüzünde gölgesi

Sadece adil bir yalnızlık bu şairin içindeki, adi bir topluma ayak uydurmaktansa, evvela başkaldırıyor ayaklarımız

 

Ki yaşamın asıl sırrı vakitsizleşmekte Tanrı’ya inat, ölümsüzleşmekte, gerçi Spinoza sahiden yaşadı mı ki kaptan?