Zaman geçiyor, kırılan cam tekrar eski halini almıyor. Kalem elden düşüyor, eyleme geçmiyor. Gözyaşları kurumuş bir hal alıyor, susuyor. Neden ağladığını bilmiyor, korkuyor. Çocuk görünce içerliyor, kederleniyor. Umutsuz bir ev hali nüksediyor içine, acıtıyor.. Geleceğe kaygılanıyor. Yeni insanlarla hasbihal ediyor, uzaklaşıyor. Kendini özlüyor. Ayna buluyor, ürküyor. Saatler geçiyor, fark ediyor. Kötülük ve iyilik üzerine derinlemesine düşünüyor, bocalıyor. İnsanlar insanları dinlemiyor. Hemen "ben"e geçiyor. Ben, ben de böyleyim, ben de bunu yapmıştım, Ben de böyle olmuştum, ben de , ben de ....bir şeyleri iyilik olsun diye yapmak istemiyor. Hayalleri istediği hevesi vermiyor, kayboluyor. Bir cümle arıyor, zamanı en sahici şekilde anlatan bir cümle, hatırlayamıyor. Bekliyor ve buluyor. " İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır." daha fazla yazmak istiyor. Ama yıllarca üstüne düşündüklerini tek bir cümleye sığdırdığında, insanların o denli anlam yüklemeyeceğini de biliyor.