Yaşamaya sebep bildim doğrulduğum yeri

Sırtım açık bu gece

Anne fikri gelir oradan üşüdükçe

Yorgunum örtünsem bir gün ne büyür

Tohumlarını ektiğim dünyadan güneşe

İlikten toprağa topraktan sulara

Aktıkça aktı gümüş parıltılar yıldız tozuna

İki zıt kelime kılındı intihar ve anne o sıra


Aynı gün katliam ve neşe

Aynı anda rücû ve hece

Taşlandı çocukluk susadık sıvazlandık

Zor gülenlere bir bengi su içirdiler o gece

Terin ve harın ateşin ve kızılın

Hiç durmadan yakıp geçtiği yere

Anne sürdüler dindirsin diye

Ve anne bir sabah öyle kahrın içine

Sıkılmış kurşundu en durusundan


Çekildi göğsümüz

Derin sularda ateşgâh

Yarı dolu bardaktan kadere çekilmiş bir mil

Gözlerde sevilme korkusu çıngıraklı yılanlar

İçeride büyüyen sızıya edilmiş ah

Yanmaktan korkuyorsan göğsümden çekil

Demiş hissetmekten yorulan

Demiş ki sevilmek ne büyük çiledir

Demiş ki sevilmek yaşamaktır

Öyleyse bu şehrin de

Yaşamanın adını da sevgi koyarlar


Ölenleri görüyorsan bu derin koylarda

Ölmenin adı yok sessiz tülbentlerin

Sessiz ellerin sessiz güvercinlerin

Sustuğu andır o an

Yaşamak bir anne korkusudur

Cebimizde bozuk paraların sustuğu

Göğsümüzde umutların sustuğu yerde


Kıyıların ardında kıvılcımlar

Tek bir ses haykırıyor ışıltıyla

Tanrı'dır ölüme çağıran diyerek

Kurak coğrafyaların

Çöllerin

Daha başka atlasların ve içlerin

Eski dilde söylenişlerin anlamında da gördük

Bu ışıltı...

Görüyorsun

Gördükçe körelen

Duydukça sağırlaşan

Dokundukça hissetmeyen olmakmış insan olmak

Geriye yalnız ve gerçek

Her gün daha çok ve karanlık suların

Hasretin ve gevherin adıyla anılan duygular aşkına

Mezar taşlarına kazınan

Üç satırlık uğultuymuş içimizdeki sır

Yaşamaya biteviye devam etmekteki sır buymuş

/İlikten toprağa topraktan sulara

 Aktıkça aktı gümüş parıltılar yıldız tozuna

 İki zıt kelime kılındı intihar ve anne o sıra/