Yorgunum koşmaya değil durmaya 

Sen daha sayısalsın 

Bak; kopmuş ipin iki ucu sürtünme kuvvetine kadar sallanır 

Ne çok sallandık iki uçta 

Bağlanmayı beklemek demektir bu 

Ya da sadece fizik;

ortam çok pürüzsüz der geçersin


Ödün kopar senin ama nolur kahve yap 

Başım kaç defa dönmüş sallanmaktan 

Biri köpüklü diğeri köpüksüz 

İkisine birden yettireme sonra taşır 

Sonra beni mutluluklarımdan aşır

Ben de hiç öğrenmeyeyim kahve yapmayı 

Ya da ayılmayı 

Ama biri köpüklü olsun muhakkak 

Onu bana ver, sanayım ki beni seviyorsun 

Birden çingeneler geçsin sokaktan sen mahcup ol 

Dünyadaki tüm çirkinliklerin sebebi senmişsin gibi bahaneler uydur 

Sonra ben üzüleyim 

Bahanen biterse ödün kopar senin 

Hayatın müşterek olduğu yalan de

Seni seviyorum ama Kasımpaşa çok yobaz de 

Ya da yolları çok yokuş yorulursun

Ahh! İhtimaline bile ölürüm de 

Ben inanırım çünkü öldüm

Yok et mücadelemi vur enseme  

Kır kurşun askerlerimi de bildiğin dilde 


Ya bir kere daha bağla beni

Ya teslim et yine sürtünme kuvvetine 

Ben kızmaya yorgunum nasılsa 

Önce izin ver uyuyayım iki rekat 

Sonra uyandır da konuşalım kanepede 

Ne kadar kötülük var biz ne kadar pozitivizm 

Niye vegan değiliz neden moda olmuş deizm

Şimdi gitsek mültecilik bize göre de değil ki de 

Dil bilsek olurdu de 

Galiba ben memleketçiyim ama sen sanki biraz vatansızsın de sahi nereliydin de 

Fark etmez işte 

Nasılsa Galata’da öpüldük bir kez 

Bu dünyaya az bana çok 

Sırasında martılar da geçti üstümüzden 

Ve antikacıda yükselmedi mi Mark Eliyahu 

Bu dünyaya çok bana az 

Biraz Kalubelayız biraz yeni yüzyıl 

Hem filme benzer hem çok arkaik 

Belki inanmaz kimse al sana delil 

Bu hikaye neden hep birinci tekil 


Üç saatlik sanat filmi senin için izlenir 

Ama sonunda sen beni asıyorsun ahlat ağacına da tatlı tatlı sallıyorsun 

Sonrası karıncalar 

Biraz ceset ama silkelenir


Bitez dondurmacısını öv bana çok öv 

Olsun zaten dondurma yemeyince kim ölmüş de söv

Delirt beni oynat aklımı 

Say hemen birkaç zararı

Sonra sen o dondurmayı yedin diye kız bana 

Beni ters çevir çalkala 


Halepçe'de elma kokmuş ölmüşler 

Bu bir katliam 

Sen sokaklar elma kokuyor dedin diye koştum 

Bu da değil mi katliam

Açık bir kapı hem git demek hem gel demek 

Ayıp edersin niye gitti diyerek 

Halbuki bir kere elmalar kokmaz desen tamamdı 

Elma yok desen de tamamdı

Hayret ederdin anlayışıma başlardın

empatime 

Uyut beni ama öldürme

Hay derdine hay derdime derken

Hiç masumiyete varmadı karine


Yahu biz İsmet Özel’i niye okuduk ki 

Erbain'e kadar yolun var de 

Sanki buralar sıcak mı ki 

Yok mu konuşacak başka şey 

Asuman tatlı olmaktan çıkmış da bana haber vermemişler mi 

Ya da sarımsak döveceğimden ayır beni

Sonra neden yenisini almışsın diye kına 

Sars bir kez daha dengemi 

Ne zamandır ne kadar ne bildiğimi

Ve sonra yine kına 

Ben yırtayım karinemi


Hiç geçmez mi kapalı görüş 

Ben kaç kez çıktım açığa

Çiçekli etek ve kertenkele

Beni dinle seni sev 

Ocağı aç kahve koy 

seni seviyorum demenin manası gibi bu

Bitmedi Afrikalı kadınların dalgası 

Öpülecek çok boyun 

Yok edilecek çok istismar çok çocuk 

kızılacak çok hata var ama seni sev  

Beni sevmek seni sevmekten geçer 

Söylemesi günah biliyorum 

Sebep ararken 

Öyle durduk yere dinden çıkıyorum 

Tanrı tacizi yaratmasaydı ben seni bu kadar sevmez...

Ya da doğmasaydım bu patriyarkada 

böyle sevilmez


Bak ben korkmadan inanırım bankta çekilmiş fotoğrafa 

Efsane-i Galata’ya 

İstiklal’de tramvaya 

Ama bil beni sevmek demektir hatırlamaktan korkmak 

Ve bilirim önce ödün kopar 

Sonra ip 

Ama bağla 

Bu kez Newton şaşırsın sonra ip

Ben yorgunum