Çocukluğum, okul servislerinde geçti ve ders saatine kadar sokakta oyalanmayla… Servise öğrenci gibi her sabah binen bir Halis Dayı vardı. Yol boyu başrol kendisinin olduğu hikâyeler anlatırdı. Hobi olarak benden sözler alırdı. ‘Beni büyüdüğünde unutmak yok, söz mü?’ Söz Halis Dayı!


Geleceği gördüğünü ispatladığı şiirlerini okuturdu. Şairim ben, derdi. Çocuk aklımla neyi gördüğünü anlamazdım ama gurur duyardım kendisiyle. Sonra kayboldu ortadan.Gelmediği günlerde, Halis Dayı’nın hiç sevilmemiş olduğunu düşünürdüm. Yanında kimse olmazdı, en öne otururdu yalnızlığından kurtulmaya çalışır gibi.


Ulan Halis Dayı, bu yalnızlıktan kurtulan yokmuş ki, bunları neden anlatmadın?Çanak çömlek patlasa da ortaya kimsenin çıkmayacağı, sonsuza kadar içinde kendimden başka kimsenin olmadığı bir oyunda ebe olacağımdan bahsetmek gelmedi mi aklına?


Tek derdi unutulmamak olan yaşlı bir adammış Halis Dayı,kaç sene sonra bir dolmuşun en önünde oturduğunu gördüğümde, göz göze geldiğimiz hâlde beni hatırlamadığında anladım. Sonra, kimi duyguların görüldüğünü de anladım. Hissetmek de görmekten ibaretti biraz ya, içimden bir Halis Dayı çıkıp, hiç sevilmedin, dedi.


İnsan sevilince, birilerinin onu hatırlayıp hatırlamadığıyla bu kadar ilgilenmez. Kafasının içinde bu kadar da artı eksi hesabına girmez. Kendine yetmeye çalıştıkça zafer kazanmış gibi hissetmez… İnsan sevilince ne yapar Halis Dayı? Zalimleşir mi?Mesela elini kolunu nereye koyacağını bilir mi?Hep gittiği bir yer olmaz mı mesela?


Hani denizden çıkarsın, bizim oralardaysan ırmaktan çıkarsın da sıcak bir kaya bulup alttan vuran bir açlık hissiyle bacaklarını karnına çekip kurumayı beklersin ya…Küçükken, abime beni ırmağa götürsün diye yalvarırdım. Kıyıda kurumaya götür beni mi diyecektim? Demedim.

Şimdi insan anlamak istemediği şeyleri anladıkça, hep kendi dediği olsun isterken bile içten içe razı olunca her şeyden vazgeçmeye, bir kaya bulsam da kurusam diye düşünmez mi Halis Dayı, sen söyle?

En sonunda bir kaya olup çıkmayı ya da.


09.03.17