"Ölmek istemiyorum," diye bağırdı.

"Ölmek istemiyorum,

ölmenin bana getirdiği ilgiyi istiyorum." dedi zavallı adam.

Ben ise kulaklarımı diktim, kaşlarımı çattım, vakur bir ifadeyle

bağırarak söylendim:

"Yeterileşmemiş istekler günahtır bu lanetlenmişler şehrinde.

İsa ile öldüysek eğer İsa ile yaşayacağız."


"Öyleyse gömmeyin beni." dedi

"Sakın beni gömmeyin bu boktan gezegeninize."

Gülümsedim

"Estetik bir krematoryuma sahibim." dedim.

ürkek ama kabullenmiş bir ifadeyle konuştu:

"Ama ne ben İbrahim'im

ne de sen Nemrut'sun." dedi.

"Olsun!

Kemiklerin peygamberleşecek, küllerin ellerimde süzülecek.

Korkma!

İsa ile öldüysek eğer İsa ile yaşayacağız."


Fikirlerini öpemeyeceğimin yüzüme vurulduğu gecenin arefesinde

latince ilahiler söyleniyordu lahitimde.

"Havva'nın günahkar oğulları

senin için içiyoruz 

inleyen ve ağlayan bu gözyaşı vadisinde. 

Ey kutsanmış rahmin meyvesi 

Bize sürgünümüzü göster. 

Bize sürgünümüzü göster. 

Göster ki seninle yaşayabilelim 

bu lanetlenmişler şehrinde."