Hadi in aşağı, 

Çalıkuşu sokağının başındayım.

Merak etme yakalamam yok. 

Sıyırdı o kurşunlar yine, yine ve yine. 

Bi' dövme yaptırmalıyım üstüne, 

Unutmak veyahut hatırlamak niyetine. 

Evet evet, kesinlikle mavi dalgaların yavaş yavaş sileceği cılız bir dövme yaptırmalıyım. 

Hiç de havalı değildi olanlar sanılanın aksine

Sanki herkes gerçekleşmeyecek bir savaşın esiriydi. 

Tüm bunların Tanrı kumarı olduğu belliydi. 

Demir kapılar kapaklanmadı suratıma

Ve inanır mısın açıldım dünyanın her karışına, 

Fakat artık özgür değilim ona karşı.

Bilirsin, onun kuralları vardır. 

Eğer fırsattan fazlasını verdiyse,

Bağışladığı her şeyin karşılığını alır. 


Bilmiyorum, dürüst bir adam mıyım? 

Ne de olsa insanım. 

Aslında hiçbir antlaşmayı bozmadım. 

Kehanet hala işler de işler,

Akrep soluklanır, 

Yelkovan terler.

Hiçbirinin önemi kalmadı güzelim. 

Ayrıca benim pek vaktim kalmadı. 

14 yıl diyor organlarım

Ben ise hala gitar ve tozla hayattayım. 

Hala nitelikli suçlara incelikli bir haytayım. 


Açık konuşmak gerekirse, 

Ortaokul dolaylarımda uçucu nefeslerle, gençliğime tomurcuklanan hayaller kurmaya başladım,

Bir de sigaraya. 

Lisede esrik göz altı torbalarımla, gözaltı masalarında çelik yeleklilere efe, köse suratlı, yeşil parkalıydım. 

Sonraları eskimiş şehirlerde, kavgalar, ihanetler, pansumansız dikişler. 

Bir de postallarım vardı,

Anti-militarist adımlarıma hediye edilen, 

İyi yürekli eski polis abilerden. 


Sokak köpeklerinin mahzun bakışlarından öğrendim bu rüzgarlara alışmayı.

Sırtım ayazda kabuk bağlayınca hak verdim hikayesine, o bağımlısı olduğun yazarın. 

Bir sabah hamam böceği olarak uyanmadım belki ama, 

Ait olmadığım yerde yaşamak, 

Acılarıma dokunamamak, 

Kayıtsızlıktı bir bakıma. 

Memleketsiz vücudumu saran bu kumaş, 

Uyku tulumu mu yoksa kefen mi? 

Yani ölümün ve zevklerin ötesinde bir hayat, 

Rotası şarapnellere süratle, direksiyonu kırık, radara yakalanmış, çalıntı araç mı? 

Yani var gücümüzle sarıldığımız o direksiyonun kontrol edilemez inadıyla (ki bunu başarmak bir şeyi değiştirmez) hayatı kontrol etme inadımızın bir farkı var mı? 

Suç insanın kayıtsızlığını yok ediyorsa,

Damarlarımdaki kanı asitle dolduruyorsa, 

intihar bir kayıtsızlık mıdır, tutku mu? 

Peki bu bir şiir mi?

Bilmiyorum. 

Zıvanası çıkmış tütünüm ve yağmura karışmış ellerimle

Hala seni bekliyorum. 


Ne zaman bildiğimiz zaman, 

Ne de ben birini sevebilecek kabiliyette bir adam. 

Kaçıcam buralardan

Bak göreceksin yazdıklarım özelleştirilmiş duvarlara asılacak, 

Ay sonunda matrah hesabı yapan, 

Orak çekiç sembollü yayınevleri tarafından. 

Eşitlik sloganları zenginlerin kaftanı olacak. 

Sendikalar kur bazlı zam alınca, kampanyalar yaptıracak taşeron firmalara. 

Benim yıldızımsa senin pencerenden gözükmeyen bir kara parçasında, 

Tropik yağışlı bir sahil kasabasında,

Bulduğum ecnebi kadınların bacak arasında,

Biraz sana benzer, biraz da sevdiğim için buğday bedenleri,  

Arzulanan fakat huysuz bir adam olarak yaşayacağım. 


Ve ben her daim namusluların ideolojilerine holigan, 

Marquis de Sade'ın ahlak felsefesini tüm ahlaklardan üstün tutan, 

Entelektüel ama bir o kadar da yoksul olan, 

Beyaz tenli Rum kadınlarıyla dolu yatak odalarında, 

Olur olmadık küfürlerim, anlaşılmaz sözlerimle, 

Senin derginde, 

Bi' pazar kahvende, 

Kontrol ettiğin maillerinin arasında, 

Şahsıma edilmiş şikayet ve övgülerle gündelik yaşamında yer bulacağım. 


Güleceksin, güleceğim, güleceğiz. 

O an ikimizde aynı şeyi düşüneceğiz, 

Dünyaya karşı, 

Hala, 

İkimiz.