Burkuldum hayatın ortasından

Deva yok çölün kıyısında

Yetim yaralara gebe kızıllıklar

Yanık bir yankı çığırtkan

Koyu kuyunun dibi,

Sevgisiz doğmuş çocuğun ölümü gibi.


Vandal yoksullukları çağrıştırır toplumlar

Kim acıyan yaralara tuz basar?


Deha sinmiş kara bir leke

Kaynar durgunluklar içinde

Ateşe uzanan her el gibi

Yanar aşktan ebediyete.


Tamah etmem ezelime ruhum ebedi uğraşlar silsilesinde

Soysuz kökler üstünde

Hislerim intihal kökünde.

En kaygısız sızıntılardan feda!


Sokaklar adımıza yazılan bir linç girişimi.

Sancılı berzah alemine sürgün

Solgun diranlar zindandı yine bize

Çıvgın kederler içinde.


Kafam korkak duyguların rayihasında.

Kimsesizlik çınlarken kainatta

Öyle bir haykıracak ki yokluğum

Herkes ihtilal gölgesinde.


Göğsümde daktilolar yeşeriyor.

Tamamlanmak sevinci içimde martı özgürlüğüyle.

İsmim sessizliği çağıldarken bu çığlıklarım niye?

Duymayan kulaklara verilen sırrım.

Kanmadım çopurlanan seslere.


Bir yalan gibi rüzgarın ateşinde

Savrulan yaprak timsali

Göğü hırpalayan yüklü bulutlar

Fücur etmiş yeryüzüne.


Toprak inançlı bir mekkare.

Kırık ayın parçası yük olmuş yokuşuma.

Aydınlık bir sabahın köründe uzanan koyu yıldızlar

Tasasız taşınan ilkel kazılarımın

Gövdesinde yarım kalmış duygusuzluklar.