Destursuz girseydim hayatına belki şimdi olduğundan çok daha iyi bir halde olabilirdin.

Hayatındaki düzeni zorla yıksaydım, ısrarcı ve gaddar olsaydım belki bana bunun için teşekkür bile edebilirdin.

Gelgelelim işler hiç tanımadığın yüzümün gölgesi altında gelişseydi bundan da çok mutlu olabilir miydim, emin değilim.


İşler zorlaştı, korkular ve rahatsızlık hissi boğazlarımızı çepeçevre sarıyor.

Hepimiz bir kaçış yolu bulduk, ben boğazıma takılanları yazmaya başladım, eskiden de hep aynısını yapardım.

Sen dirayetli olamayacak kadar aklını kaçırmış haldesin. Güvenli limana çekildin. Zorunlu bir göç bu, çoktan vakti gelmişti.

Önümdeki yol beni de korkutuyor.


Uzun zamandır bir korkum yoktu aslında, bal porsuğu gibiydim.

Sonra işler değişti, hayat değişti, bakışlar farklılaştı ve şimdilerde yalnızlığımla baş başa bırakılmaktan çok korkar oldum.


Şüpheye yer bırakmayan kesin çizgilerle çevrili etrafım. Saatimin tekrar çalışmasını bekliyorum.


Istakoz gibiyiz bence. İkimiz de yani…

Istakozun da büyümesine imkân sağlayan tetikleyici ve onun rahatsızlık duyması, aynı bizim gibi.

O zaman, stresli zamanlarımızın büyüdüğümüzün bir işareti olduğunun farkına varsak ne olur?


Artık, konforlu olmaktan trajik bir şekilde uzak olan alanımızdan çıkıp bize tam oturacak bir kabuk oluşturuncaya dek kayalıkların altında saklanmamızda hiçbir sakınca yok.

İzin ver, şans ver. Özgürleşeceksin, güvende olacaksın.

O kayanın altından birlikte çıkacağız.