Oturup boğaza karşı bir bankta,

Maviye dikip gözlerimi,

Sesini kısıp vapurların, martıların,

Yüzyıllarca dinlemek seni...


Filmlerdeki gibi mi oralar?

"Rengarenk çiçekleri var mı?" diye,

Sepetlerine bakıp küçük kızların,

Taç yapraklarla tanımak seni...


O şehir,

O eşsiz manzara,

Galata'nın daracık merdivenleri,

İstiklâl'in ışıl ışıl geceleri,

Köşe başındaki ıslak hamburgerci,

Bir yanında lüks, öbüründe izbe otelleriyle

Taksim Meydanı,

Dallarında gençlik kokularıyla Gezi Parkı,

Polisler bile farkımızda değil Gülhane'deyiz seninle.


Kadıköy'de bir vapur,

Oracıkta bir iskele,

Kahve içiyoruz Moda'da;

Ortaköy'deki kumpirin üzerine,

Akşama balık ekmek var;

Köprüaltı ya da Eminönü'nde

Binip gidelim, güzel şarkılara

Beyoğlu'ndaki tramvay ile seninle...


Aşkla girip nefretle çıktığın,

Bilmediğim bir şehir işte.

Arnavut kaldırımlarında adım adım,

Yokuşlar boyunca yürümek seni...