Düşünüyorum, düşünüyorum ama nafile; bu hikayede ölen hep ben oluyorum.

Olayları ne kadar değiştirirsem değiştireyim sonum hep ziyan oluyor.

Kuruyorum, kuruyorum kafamda yine anlamıyorlar sonunda beni.

Artık hayatım hep böyle devam edecekmiş gibi hissediyorum.

Ne yaparsam yapayım hiçbir hayalim gerçek olmayacakmış gibi...


Bugün şunu anladım ki bu evde yerim yokmuş. Hissettiklerimi tarif edemiyorum.

O kadar kötü hisler ki; nefes aldırmıyor, çıkış yolu buldurmuyor.

Ölmek bile isteyemiyorsun.

Kendim kurtulamıyorum bu iğrenç gidişattan.

Kim kurtarır diye düşünüyorum da, kim kurtarır ki?

Dünyadaki bunca melek gibi insan varken bana yardım edecek bir tane bile insan yok.

Bazen kafayı yediğimi düşünüyorum. Benim dilimi anlamıyorlar. Ben beyaz desem onlar kırmızı anlıyor sanki.

Ne zamandır olduğunu bilmiyorum ama uzun zamandır annemin varlığını hissedemiyorum.

Babam da var ama nerede, ne kadar "benim babam" anlayamıyorum.

Anne babalar evlatlarını anlamazlar mı? Anlamasalar bile bi' başlarını okşayamazlar mı, her şeye rağmen?

Anne babalar çocuklarına hiçbir yerde olmak istememeyi mi hissettirirler?

Hani peygamberin sünneti çok önemliydi?

Kıldığı nafile namazı rekatı rekatına kılan bu müslümanlar, peygamberin baba yönünü neden örnek almazlar?

Kalp kırmaktan neden çekinmezler?

Bence bu adi insanlar (adi demekten zerre gocunmuyorum.) düşünmüyorlar.

Düşünmekten kaçıyorlar.

Önceden bazen üzülürdüm, anne babamın benim yüzümden hanelerine günah yazıldığına, iyi bir insan olmadığım için... Ama böyle zamanlarda zerre umurumda olmuyor.

Biliyor musun böyle etrafıma bakıyorum, bi' düşünüyorum.

Herhangi bi karar aldığımda sadece manen arkamda duracak, beni koruyup kollayıp destek çıkacak bir insan evladı yok.

Böyle düşününce kendimi o kadar güçsüz, savunmasız hissediyorum ki yaşamak istemiyorum.

Bugün kendimi bu eve, bu aileye o kadar yabancı hissettim ki; o kadar ait hissedemedim ki. Sorguluyorum benim ne işim var burada diye.

Kendimi bu evdeyken evin genç kızı gibi değil de, neden onlarla yaşadığını bilmedikleri gereksiz bir teferruat gibi hissediyorum.

Hiçbir değer yüklemesi yapmadıkları, evden de bir gün tamamen gideceğini bildikleri emanet gibi duran bir eşyadan farksız hissediyorum.

Sabırsızlıkla ölmesi beklenen bir hasta ya da deli gibi hissediyorum.

Aslında ben kendi evimdeyken kendimi hissedemiyorum, varlığımı, var olduğumu hissedemiyorum.


Kaç dakikadır yazıyorum ama hala tanımlayamadım yaşadığım hisleri.


Bağırmak istiyorum bağırabildiğim kadar. Sanki bağırsam, doyana kadar, kendimi çok güçlü hissedecekmişim gibi geliyor.

Kendimi o kadar çaresiz hissediyorum ki. Sanki bir kapana sıkıştırılmış gibi. Hiçbir çıkar yolu bulamıyorum.

Kendimi zorba insanların eline düşmüş gibi hissediyorum.

Hiçbir hayalimi gerçekleştirmeme izin vermeyeceklermiş gibi geliyor.

Şu an tek hedefim onların prangalarından kurtulmak. Ne duygusal ne de maddi bir bağ kalsın istiyorum ailemle aramda.

Ben bunca güzel hayal kurarken, güzel şeyler olsun isterken bana nankör, kötü bir insan muamelesi yapmalarını affedemiyorum.

Ben ne kadar iyi şeyler istersem, onlar beni o kadar kötü evlat olarak görüyorlar. Benim her şeyin kötü olmasını istediğimi zannediyorlar.

Sevmiyorlar işte beni, hem de hiç.

Hatta nefret edip kin besliyor bile olabilirler. Onların istediği hiçbir şeyi yapmak istemiyorum, onların istediği gibi birisi olmak istemiyorum. Onları sevmek istemiyorum.

Onlarla ilgili kurduğum o güzel hayallerin hiçbirini yaşamak istemiyorum.

Oysa ben ne kadar isterdim ailesiyle arası kötü olmayan birisi olmayı. Çünkü görüyorum ailesiyle arası bozuk olanların hayatındaki o huzursuzluğu. Ama beni buna mecbur bırakıyorlar.

Çok korkuyorum yanlış yapmaktan.

Kötü kararlar vermekten.

Hayatımı mahvetmekten.

Sanki artık hayatımda hiç kendiliğinden bir güzellik gelmeyecekmiş gibi hissediyorum.

Şu an nefes almak bile yoruyor...

Kendimi o kadar gereksiz, o kadar yük hissediyorum ki, anlatılmaz.

O kadar ağır bir his ki kendi varlığından rahatsız olduğun...

Bakıyorsun etrafına herkes mutlu, herkes hayatından memnun. Sonra sorunun sende olduğunu anlıyorsun. Kendine küsesin geliyor, kendinden kaçıp gidesin...