Kaçmak istiyorum. Ne zaman mutlu olduğumu hayal etsem gitmek var aklımda. Buradan gitmek ve oraya yerleşmek.


Yakın zamanda bir yazı okudum, şöyle diyordu: Gitmek mi? Varmak mı? Bu yazı üzerine sık sık düşünüyorum bu sıralar. Ben varmayı hiç düşünmedim, hep gitmek vardı aklımda, kendimi bildim bileli gitmek istiyorum yalnızca. Beni buraya bağlayan, kalmamı sağlayacak hiçbir şey yok. Sonra kendime soruyorum: Eğer kalmanı sağlayacak bir şey olsa gitmekten vazgeçer miydin? Cevabım hep öylesine keskin ve kendinden emin ki hiç tereddüt taşımıyorum bu konuda. Kalmazdım, vazgeçmezdim, tutmazdım kendimi.

Çok sevdiğim biri, bana sürekli ruhumun ne kadar hercai olduğundan bahseder, özgür olmayı ne kadar sevdiğimden. Ve buralardan gitmeye dair en ufak bir fırsat bulduğumda, kendimle yeni bir yola çıktığımda içimde oluşan mutluluğu ve heyecanı anlatamıyorum. Ben bu dönemde en çok gidememekten korkuyorum, çünkü nasıl gidilir bilmiyorum. Epey zıt düşününce öyle değil mi? Gitmeyi çok arzulayan biri nasıl gidebilir bilmiyor. Böyle düşününce biraz gülüyorum. Düşüncelerim öyle kalabalık ki düşünmekten çok yorgunum. Düşünmeyi azaltmayı ve hayatı öylece yaşamayı istiyorum.


Hayatımda yalnızca bir kez kalmayı istedim ve bunun için çok çabaladım. Kalmak için değildi çabam, olabilmek içindi, sevgiyle var olabilmek için. Şimdi düşünüyorum da bu çaba bambaşka bir şeye dönüşebilirdi, var olması gerekmeyen bir çaba görüyorum yani bakınca, çünkü sonu boş, emek boşluğa gitmiş, pişman değilim yalnızca gerçek bu. Tek bir isteğim var ve bunun için yanıp tutuşuyorum; anlaşılmak. Bunu itiraf etmek bazen utandırıyor beni çünkü duygularımı ifade etmeyi pek sevmiyorum, çünkü korkuyorum. Hislerimi yaşamaktan ve ifade etmekten korkmak ya da çekinmek zorunda olmadığım bir yerde bulunmak istiyorum.


Susmaktan çok yoruldum. Susmak da değil bu, yeteri kadar konuşmamak belki de. Bilmiyorum ve her neyse, görüşürüz.