Ruhum tabutunu taşıyor ışıklarına
Bana balık verme, tutmakta istemiyorum. Balık olmayı öğret, El-Halık!
Zaman, adım attıkça eskiyen halıysa; -Ölüm, ruhumda odadır.-
Sen, aklımın en uzak odasındayken sevgilim
Evrenin doğuşunu seyrediyorum, Einstein eli (?)ararmış.
Sahi, dudaklarına duran odayı özlüyor musun?
Kendine asılı bir ağaç gibi tutsak edildim yaşama
Kalu belada sırlaştığım..
Mecburuz, yaşamamız gereken bir hayat var. Zaman kendini çırpamıyor, dövelim.
Üzerimde dağılan parfümün tuhaf kokusu, Uzyak'ın çıkarıldığı mercekte iz-
Kızıllar acıyor kederlerine
Ey sisin ardına gizlenmiş yokluk,
Seninle gelen her insanda izlerle varım. İzler kalırım üzerinden dökülen isleri
Bir fısıltı duyarsan şaşırma
Ey herkesin etrafındaki kalabalık benle yoksun. .
Yokun da yedi katı var sevgilim. orada göğü yumruklayan sesler duyarsan korkma, madencilerin şarkılarıdır.
Onlar üzerinde hiç hakkım yok
Ki içimdeki bütün hakları çıkarırlar. bütün izlerim is içinde.
Ey izler ile süslenmiş, bende sissin.