şizofren gibi hissediyorum kendimi
sanki buradaymışçasına sesli sesli konuşuyorum
saat kaç saattir 3 (üç) bilmiyorum
onca acı çektim sadece kırk dört (44) dakika geçmiş olamaz değil mi?
perdem yarım açık kalmış
en sevdiğim renk
sokak lambamın sarısı
kalbim-
kendi kapladığı boyutu geçeli çok oldu
aklım-
hâlâ 9 (dokuz) yıl öncesinde
midemi bulandırıyor
ben olmak düşüncesi
sen sevdin beni
daha ben kendimi sevemiyorken
sanki tek bedeni olan
iki ruha sahip olan o adama hâlâ vurgunum hissindeyim
fakat adam bir tane
ruhu iki
hangisini kaybettim
inanın bilmiyorum...
saatlerdir ağlıyorum
gözümden iki damla yaş akmış
daha demin uyuyan gözlerimi ne uyandırdı böyle
hd görüyor!
kaybetmek
senin olmayan bir şeyi kaybetmek
kaybedince hatırlıyor insan
kaybettiği vakti
ben istedim ki
kitaplarımı yalnızca seninle paylaşayım
sanki bunu söylemek
dilimden kan boşaltacak kadar keskin çıkmıştı
üşüyorum
içimde sıcakça akan şeyin n'olduğunu bilmiyorum
beni affedebilecek misin-iz?