Tutuştur sancısını gövdemin 

Yak 

Ve bırak 

Kımıldama, göğüs kafesime yerleştirdiğin kışları sökerken.

Duruldum 

Sesine hüzün kuşlarını taktığın gün 

Yamadım kendimi sana.

Tırpanla, hüznümün sökük büyüsünü.

Damarlarıma buladığın taze silüetleri 

Yok et kolayca 

gezdirdiğin çürüklüğüne 

çiçekleri sıvama boş’a.


Çaremin tabiatında dolanan yankılara kulak asma.

Uykum beyazdır

Kaldıramaz geceyi.

Karanlığa hasret duymak 

Esaretidir kılıcımın.

Aldanma 

Sana değil bu iç çekişler.

Kahpe bir dünya soluğuma kaçtığından. 

Yak yalnızca

Arşa uzanan ellerimin gölgesini

Tut ve kurtar göğün deliliğinden. 


Ah.

Hüzün çöker,

güzünün esrarı boynumu delerken.

Yeniden  

Yeniden yerleştir

Yüzüme hazan güllerini. 

Çığlık çığlığa kaçışlarım,

Yamalı bir dünü göğsüm kaldıramadığından.

Hiç ve şehvet 

Çılgınlar gibi 

İsliğimi duyarken 

İçime kapanıyorum.

Yerleştir benliğini.

İnsanlığa önünü ilikleten bu yalnızlığı bitiremediğimden

Hiç kaplıyor duvarlarım 

Kırık bir aynayı onarmaya çalışırken. 


Izdırap vadisi 

Canıma işliyor boğukluğunu 

Keder kapıları açılıyor önümde 

Gün 

yalnızca bir sayı. 

Sensizlik kanıma buyuruyor büyüklüğünü,

Tinim kayıplarımı avuturken.

Pencere pervazında beslerken çocukluğumu,

Saçlarına güneşleri yakıştırdım.

Parçala 

Parçala kafesimi

Yol üzeri kimsesiz kaldırımlarda 

Unuttuğun bu sızı 

Bu kıyısız deniz 

Kimliksiz kaldı. 


Tanı. 

Bil. 

Yaramı sen kanattın