---------------------------25.dk---------------------------
Bu sahnenin başlangıcında karakter, eşinden aldığı aldatma haberi sonucu öfkeli ve üzgün bir şekilde evlerinin yakınındaki ağaçlıkta doğru hızlı hızlı yürüyor. Önce biraz yokuş çıktıktan sonra (ağaçlığın başlangıcı) bu resimdeki çekimin yapıldığı sahneye geliyoruz. Beni bu sahnede vuran şey ise, sahnede; karakter öfke ve üzüntü (ihanet) ile ne yapacağını bilmezken bu ağaçlık alanda karanlık görünüm tasviri ile sanki uzaktan bakıldığında gövdesinin bu ağaçlarla bazen ayrıt edilemiyor oluşu onun bu ihanet sonrası yürüyüşte ormana karışıp yok olarak kaybolduğu ve aslında o an bunu istemesi şeklinde hissettim.

---------------------------39.dk---------------------------
Bu sahnede, eşine ihanet ettiğini söyleyen ve söylediklerinin arkasından gelen yıkımın henüz gelmemesinden endişe ile bekleyen karakterin içeriye, eşinin yanına gitmeden önce; lavabonun orada önce işaret ve orta parmağını lavabo mermerine dokunması ve biraz öyle kalması sonrasında ise dönüp lavabo mermerine yaslanması ve biraz duraksaması… Bu, o an içerisinde boğulduğu; korkuyu ve bir an önce gelmesinin istediği kıymetinin bekleyişini iyi hissettirdi bana.

---------------------------39.dk---------------------------
Bu görseldeki sahneden önceki sahnede, ihanet eden kadın ve eşi ilerisi için ne yapacaklarını konuşurlar ve ikisi için de karanlık şeyler vardır artık gelecekte. Bu ilk “ne olacak bundan sonra?” konuşması olsa da aslında tem net bir şey olmaz konuşmada. Eşi, Kadının kendini bekleyen karanlık şeyin ne olduğunu bilse de kadını sevdiğinden dolayı onun da kendisini etkileyecek bu karanlık şeye katılımını istedi. Fikrini sorar gibi yaptıysa da kendi düşündüğü şeyin kadının söylemesini istedi. Anca kadın, ihanet ettiğini söylese de, bunun suçlusunun adam olduğunu ve onun kendisi olamadığından dolayı bu ilişkinin bu noktaya geldiğini üstü çok yoğun kapalı bir şekilde söylemeye çalışır. Ancak adam bunu ciddiye almaz ve kadının yaptığı konuşmayı karanlık şeyden kaçmak için kendisini sinir etmeye çalışması olarak görür. Ve o akşam, konuşma sonlanmadan ve genel bir şeyler netleşmeden yatarlar. İşte bu sahnede de; bu konuşma sabahını gösterir. Ben de bu konuşmanın ardında kalan karanlığı erteleyen kadın ve eşi arasında karanlığı içinde barındıran belirsizlik sisini hissettirdi. Ancak, sisin içinde bekleyen bu karanlık şey ikisi için de farkında oldukları, bildikleri bir şey. O zaman sis niye var? Sanırım bazen ihtimaller için gerekli zaman, bu sis ile içinde herkesin bildiği karanlık şey arasında dolaşır.

---------------------------1:21.dk---------------------------
Bu sahnede, kadın ihanet olarak bildirdiği çocuktan dolayı eşinin ona kürtaj yaptırması sahnesi öncesi çocukların bir tabloyu tamamlamaya çalışıyor. Bu sahnedeki tablo: “Beşaret|The Annunciation|Duyuru” adlı Leonardo Da Vinci’ye ait bir tablo. Bu tabloda anlatılan şey ise: Cebrail’in Meryem’e İsa’ya hamile kaldığını bildirişidir. Beni bu sahneden etkileyen şey ise, kürtaj ile tablo-puzzle sahnesinin anlamsal olarak bağlantılı olması dışında (ki zaten film sırasında tabloyu bilmiyordum ancak tahmin ediyordum kürtajla bir bağlantısı olduğunu sadece) film sahnesi açısından anlam yoğunluğu yüksek bir tablonun anlamsal katkı olarak filmde “puzzle aracı ile tablonun henüz yapılıyor oluşu” olarak kullanışı karşısında şoke oldum, büyülendim. Ve aklıma bu şekilde başka sahnelerde kullanılabilecek tablolar geldi ve hoşuma gitti bu.

---------------------------1:47.dk---------------------------
Bu sahnede, mezarı kazan kişi kazma işleminin bir kısmı bittikten sonra bir sigara molası vermiş ki kazdığı mezara bakarak sigarasından bir fırt* çekerek başlıyor sahne. Nefesiyle dumanı üflerken 2-3 saniye sonra bakışlarını kaldırıyor gömdüğü (bakışlarını) mezardan, sonra da boşluğa düşürüyor bakışlarını, bence isteyerek yapmıyor bunu. Sonra bakışları boşlukta asılı iken ve hala bir süre nefesiyle dumanı üflerken, 20 saniye sonra 2. fırtı* çekiyor sigarasından ve yaklaşık 6-7 saniye sonra sigarasını atıp mezarın içine giriyor/atlıyor tekrar ve işini tamamlamak için.

İşte o sahnede beni, başkası için hazırlansa da aslında, için gömen kazılı mezar sahnesinde şu oldu: Aslında mezar sadece kazılı olsaydı, bu; ölüme dair bir çok düşüncemin gerçeğe veya netliğe uzak olup olmamasından bağımsız bir çokluk içinde zihnimde karmakarışık cirit atıyorlardı. Ancak mezarın kazılırken kullanılan küreğin verilen mola sırasında mezarın ortasına saplanması ve üstten bakışta bu görüntü ile; sanki ölüm ile alakalı birçok karmakarışık düşüncem bir paragraf içinde hapsolup içinde kaybolacağım vortex yaratırken, işte bu saplanmış küreğin üstten görüntüsü paragrafı sonlandıran bir “.” gibi hissettirdi. Sanki sadece kazılı mezar olsaydı, “…”nın laneti ile beslenen bu vortex, bu küreğin üstten görünümü ve hissettiğim “.” görünümü ile vortex hala içinde kaybolabileceğim bir şeyken en azında artık sonu varmış gibi hissettiğimden mücadele edebileceğim bir şeye dönüştü… niye bilmiyorum…