ben etiyopyalı jimaji,
on bir yaşındayım.
kenya'da, bir mülteci
kampında kalıyorum.
ve seni beyaz insan, seni,
baştabibin odasındaki
televizyondan izliyorum,
serum bitene dek tabii.
sanırım pazar olmalı günlerden
ailecek evdesiniz.
annen, baban, kardeşlerin.
elini yüzünü yıkıyorsun
ne güzel musluktan akan su,
ne güzel temizlediğin dişlerin.
sonra kahvaltı sofrasındasın
kristal bardaktan çay içiyorsun.
bol menülü masada kararsız ellerin
ve gözlerime benziyor, gözlerime,
sol tabaktaki zeytinlerin.
bugün pazar olmalı dedim ya,
tenise gidiyorsun galiba,
elinde raket, başında şapka,
bembeyaz eşofmanların
ve güvenle oynuyorsun kortta,
ortopedik ayakkabıların.
aslında en çok hoşuma giden
neydi biliyor musun?
akşam üstü kardeşini operadan alıp
tramvaya binmenizdi,
salzburg caddelerinde gezmenizdi.
çiçek desenli pijamalı halin...
dibine girdin uyumak için,
üstünde şelaleler akan nevresimin
ve bu gördüğüm son sahneydi.
annen odaya girdi,
sprey sıktı sivri sineklere
seslendim, "hemşire! hemşire!
ben etiyopyalı çocuk jimaji,
serumum bitti."