Size Cortazar’ın “Seksek” adlı hayli ilginç ve güzel olan romanından bahsetmek isterim:

Kitap 115 bölümden oluşur. İlk 56 bölüm asıl romanı oluşturur. 56. bölümü bitirdikten sonra ortalama okuru uyarır Cortazar ve der ki, “Ey okur, roman bitti!” Bundan sonra kitaba devam etmek isteyenleri çetin bir sınav beklemektedir. O bölüme kadar normal seyirde aktığını düşündüğümüz roman, eğer okumaya devam etmek istersek, sıçramalı bir metine dönüşür. Kitabın ismi olan Seksek de buradan gelmektedir zaten. Oyun başlamıştır. 56. bölümden sonra “okunması zorunlu olmayan bölüm” çıkar karşımıza. İkinci okumaya 73. bölümle başlamanızı önerir Cortazar. Ve sonra bölümden bölüme sıçramaya başlarız. 73-1-116-3-84-71-5... diye devam eder gideriz. Kah başına döneriz romanın, kah ortasına, oradan tekrar başa, sona ve ortaya... Ustalığı şuradadır Cortazar’ın: Kitap üç farklı şekilde okunabilmektedir;

1)Alırsınız elinize, söz dinleyen bir okur olarak ilk 56 bölümü okur ve bırakırsınız. Müthiş bir roman okumuş olursunuz.

2)Cortazar’ın kurallarıyla oynamazsınız oyunu. İlk bölümden son bölüme kadar yayınlandığı sırayla okursunuz. Öyle de okunur. Bu sefer de bambaşka bir roman okumuş olursunuz.

3)Cortazar’ın istediği gibi, Seksek oynayarak okursunuz.

Cortazar, tek bir romanla üç farklı roman okutur bize. Dile de, bize de, geleneksel roman anlayışına da meydan okuyarak yapar bunu ama buna rağmen rahatsız olmak yerine hayranlığımız artar okudukça. Bunu Ali Lidar’ın “Kişisel Edebiyat Atlası” kitabından öğrendim. Müthiş bir hayranlık ve kıskançlık içinde öğrendim romanı. Hayran olunmayacak gibi değil kıskançlığım ise benden önce birinin böyle bir şeyi akıl etmiş ve yazıya dökmüş olması. Yapsam ben de böyle değişik bir şey yapardım.

Dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım, okuduğunuz için teşekkürler.