Kendimi kaybediyor oluşuma dair aldığım bu delicesine hazzın sonuna ulaştığımda, her şeye kaldığım yerden, normal insanlar gibi devam edeceğim. Normal insanlar gibi günlük yaşamın gereklilik ve sorumluluklarını bir mecburiyettir yüklenecek, tüm bu yaşamak sarhoşluğuma elbet bir gün son vereceğim.
Fakat henüz değil.
Yıllarca sarsılmaz bir inatla kapattım üstünü, düştüğüm toprakların. Bir sonraki düşüş kolay olur da sandım, bir sonraki düşüşe -aptal bir inançla- hazırlıklıyım diye, sırtımdan atamayacağım yüklere kör bir kadının cesaretiyle; elimi yüzümü, elimi yüzümü birde hep ıslansın istediğim dudaklarımı, sonrasında kuvvetle kopup ruhumu sarsacak bir halatın ucunda- ben hep diyorum ya, aptal bir cesaretle-kanımı, etimi, önce küçücük tırtıllar sonra rengarenk kelebekler yaratıp duran ve bir türlü bıkmayan kalbimin, zamanla kendisini örümcek ağlarına sardığı yerde, bazı adamların saçlarında ve koynunda, hatta sarışın bir kadının kasıklarında, kanımı, etimi ,canımı, duvara rastgele sürdüğün boyalar gibi, öyle utanmaz bir tavırla, bulaştırmaktan doymadım.
sırnaştığım ve bir biranın rahatlığıyla kaynaştığım yatakların sıcaklığını tenime yuva diye örüp birde örtüp örtüp
sana da
ona da
hala
yaşamak devam etsin ve kırmızı çerçeveli saatlerin içindeki huzurlu durgunluğum bitmesin diye
soğutamadım
bir anda beliren gülüşlerin ve ardında utangaç bir tavırla ona buna bana yaydığın otuz iki dişinin, birini bile ben
çekip çenenin gölgelerle buluştuğu çizgisinden
koparamadım
hem kadın olmaktan ben
bastırmaya çalışsalar da anne, kaçamadım.
hep o erkek egemen aklın ve dışarı çıkarken taktığın güneş gözlüğün gibi, kadınlara bakarken takındığın o küçümseyici tavrınla bastırmaya çalışsan da sen baba
ben diyorum
k a ç a m a d ı m
oluşumdan aldığım hazzı bir duysan
bir tanrı
bir de sen
b a b a
kulluktan da
evlatlıktan da
reddedersin
durma!
hem ne olur tanrın da benden nefret etse
açık saçık
açık seçikliğinden hülyalarımın
beni seni bizi
inadına eğilmediğimiz secdelerden
cehennemine
iktidar olamamanın zayıflığından gelen bir kinle
ne olur
sürgün etse
k a d ı n
o l m a y a
ve
hep
s o y u n u r k e n
vücudumu da
ruhumu da
bir dumanın aklımla tatlı tatlı oyunlar oynayıp
beni cennetine taşıdığı, cennetine taşırken de ağzımda acı tatlar bırakıp sonsuza doğru susattığı bitiminde
ısrarla yakalandım
çirkin bir cadının
pamuk prensese uzattığı tırnaklarını kirden arındırıp
kıpkırmızı elmaları
ve
günah deyip bastıra bastıra yazdırdığın satırları
tanrım
s e v a b a
dönüştürmekten
k a ç a m a d ı m
bu ülkede sevişmekten bahsetmek sevgili tanrım
savaşmaktan daha beter
senin yüzünden
ve
şüphesiz takvâ sahipleri için göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızları, birde utanmadan ödül diye vadettiğinden
ah sevgili tanrım
senin kafan
bence diyorum
imtihan diye yasakladıklarını
ödül diye altın tepside sunacak olmandandır
benden bile
g ü z e l!
beni benden utandıracak olsalar bile
yazmak
bir çamaşır ipinden hür bırakır gibi bugün, sıkılmaktan ve yıkanmaktan canı çıkmış çamaşırlarımı
bir çamaşır ipinden, kuşların sırtına takıp uçurmak gibi tenimden yorgun askılılarımı
yazmak
çiğneyip kuralları bugün, içinden geçmenin güzellemesidir
sonunda sustuklarımızın ar(!) damarı patladı
yazmak
hiç var olmamış bir tanrıdan
kibirle üflenen canı
geri almanın güzellemesidir
atıfta bulunulan ar damarı
en çok
ahlaktan bahseden bir ermiş
ve erdemden bahsedip yolsuzluklar yapan bir diktatörün
iki kaşının tam ortasında
p a t l a d ı!
ah tanrım
isyanların ruhumla giriştiği
aklımı aldıkça kalbimi hızlandıran doruklarını hayatımın
varlıklarını eserin sandığın şu kullarından
ibret al diye yarattım
senin küçük dağlarını yıkmaktan aldığım zevki, tanrım
ve elbet
kafirliğimi
çok böbürlenme diye
yasakladığın tenimden
hiç hatırlamadığım adamlara kadar
b u l a ş t ı r d ı m
öyle utanmaz bir tavırla da
kanımı, etimi, canımı
sana inat
ALLAHSIZLAŞTIRDIM