Nedendir bilmiyorum, her şey bana anlamsız geliyor. İlişki yapamama konusunda zirveye oturmuşum. Herkes, her şey geçici. Hükmünü kaybetmiş bir yaşam. Aldığın nefes, içtiğin su, gittiğin iş, yediğin yemek; yarın da diğer günlerde de aynı gereksiz telaş. Neyin inadı bu? Neyin yaşaması bu! Kabul ediyorum kafamın içinde oluşan her hayal, olmayacaklarını bas bas bağırıyor bana. Sus diyorum, sus.
Sus da yaşamak için bir nedenin olsun. Her şey gerçeğe dönsün. Bir bir silinsin tüm kötüler, kötü anılar. Bana yaşatılan tüm acılar, yerini ödüllere versin. Versin de bir anlamı olsun bu hayatın. Bende benim içimde sıkıntıdan başka şeyler olma ihtimali var, değil mi? Gövdemin ortası hep mi savaş meydanı. Aklımın içi hep mi kurmacalarla dolu olacak? Hissediyorum diyebilmenin lezzeti, seviyorum diyebilmenin o güzelliği.
Yarımlar tamamlandı, eksikler alındı.
Bu dışardaki insanlar, nasıl yaşıyorlar? Ne için yaşıyorlar? Sebepleri nelerdir mesela? Neyi kabul ettiler de bu kadar kolay yaşıyorlar hayatı? Bir tek ben mi dert ediyorum kendimi? Yaşamayı hatırlamak isterim mesela? Sıkılmadan saatlerce konuşmak isterdim. Ruhum, her yerde çiçek açsın, mezarımda değil ama. Doğduğum günden beri garip hissediyorum kendimi. Bir gariplik var bu hayatta. Hayır hayır, insanlarda değil, bu yaşamda bir tuhaflık seziyorum. Yapılanla söylenenlerin zıtlıkla yol alması mesela. Hayvanlar ile insanların, biyolojik olarak aynı olmasına rağmen farklı yaşamlar sürmesi de çok garip. Size de öyle gelmiyor mu?