"Coğrafya kaderdir."

Bazen memnuniyetsizliğimizi dile getirme amacıyla, bazen de şanssız olduğumuzu belirtmek için kullandığımız ve muhtemelen hiçbirimizin mutluyken aklına gelmeyen bir cümle. Peki ya bu cümle kendiliğinden mi karamsar, yoksa biz mi böyle bir anlam yükledik? İkisi de değil. Ne bu cümle çok karamsar ne de kabahatin büyüğü bizde. Asıl kabahatli olanlar bizim bu cümleye karamsar bakmamızı sağlayan kimseler ya da durumlar. Bizim kabahatli olduğumuz nokta ise aklımızda cereyan eden olumsuzluk abidelerinin ekmeklerine yağ sürmek.


Coğrafya kaderdir düşüncesine çaresizliği kabullenme ya da başarısızlığa kılıf uydurma anlamında bakmak her ne kadar kabahat olsa da en kolay kaçış yolunun bu olduğunu kabul etmek gerek. ‘Yapamadım ama sorumlusu ben değilim, neticede coğrafya kaderdir’ demek başarısızlığını gizlemek isteyenler için gerçekten müthiş bir sorumlu hissetmeme yöntemi. Fakat tam bu noktada kendimize sormamız gereken soru şu: İlgi duyduğumuz alanlarda daha önceden bizim hayallerimizi gerçekleştirmiş olan insanlar bu bahaneye mi sığındılar veya çok mu şanslılardı? Cevabın ne olduğu ise aşikâr. Onlar ne daha şanslılardı ne de imkânsızlıklara razı olanlardı. Sadece daha karakterli olan yolu, yani coğrafya kaderdir düşüncesini kabullenmeyip başkaldırmayı seçtiler. Değişim önce kendi içimizde başlar, başkaldırıyı düşünmekse başarıya giden yolda zihnimizde yanan ilk faydalı ampuldür.


Coğrafya kaderdir düşüncesine sığınmayı bıraktığımızda ise karşımıza çıkacak en büyük engel çevremizde hala bu düşünceye sığınan insanlar olacaktır. Kim olduklarının hiçbir önemi yok. Önemli olan nokta şu: Eğer bizden önceki nesiller ya da şu an hala bu düşüncede olanlar coğrafya kaderdir cümlesini bir sığınak haline getirmeselerdi ve bütün imkânsızlıklara rağmen mücadele etmekten geri kalmasalardı, bizler şu an bu cümleye iyimser bir bakış açısıyla yaklaşacaktık. Bunun neticesinde coğrafya kavramıyla iç içe olan bütün kültürel, sosyal, politik ve diğer birtakım şartlar bambaşka bir seviyede olabilirdi. İlerde en azından kendi adımıza başardık diyebilmek ve coğrafya kaderdir cümlesini sadece şehrimizde olmayan denize yakınırken kullanabilmek için hiçbir şey geçmiş değil.