Karanlık, terk edilmiş bir odanın en eski koltuğu gibiyim.

Vicdanım el vermiyor kaçıp gitmeye.

Kızamıyorumda beş senedir yorgunluktan kendini patlatan lambama.


Yahu kaç, kaç ve kurtul omuzlarına sancılar saplayan yüklerinden!

Kim ne yapsın seni?

Durduğun yerde, el altında, satılığa dâhi çıkamayacak kadar gereksizsin sen.


Bekleme as ipini, kır bacaklarını, yırt yastıklarını.

Belki bulur bir hurdacı ümidine ne hâcet!

Bulsa müşteri dâhi çıkmaz sana.

O kadar yoksun sen.

Yoksun ve yokluğun en güzel hediye.

Kaç, kaç bu dünyadan.

Yüklerine karşı taannütündür bu.