üç el silah sesi duyuldu gecede

ben niye ölüyorum Allahım

yere yaklaşan bulutlar gibi uğulduyor rüzgar

sesine başka bir ses karışıyor

yaklaştıkça ben uzaklara bakıyor kuşlar

sırtımı dönünce üç kuyu taşıyor yerinden

gözlerindeki telaş silah sesleriyle büyüyor

dan 

dan

dann

gece uzuyor / 

           herkes susuyor


bir yağmur başlasa şimdi diyorum içimden

aniden mesela

beklemiş birikmiş bir yağmur sağanağı yağsa

ağaçlara sokulmuş bulutlardan yere

hemencecik düşmüş sular gibi

savruluşlar


doğmuş ve

peki ya şimdi ?

deyip ölüvermiş bir kuş cesedi gözüme ilişen

hikaye de bir özne olmadan

çabucak yok olan

varlığın

gölgelikler de kalmış soruların 


geç ulaşmış bir mektup

yorgun argın biraz uykusuz

yirminci yüzyıldan dökülen taşların eteklere bıraktığı tozlar

ağrıyan bir fotoğraf karesi kalbim

iki kişiyiz sokak başında

sırrımız memleket



üç el silah sesi duyuldu gecede

ben niye ölüyorum Allahım..