Müzik dinleyip yarınki sınava çalışmamak için bahaneler ararken bir anda parlak fikirlerin kafamda uçuştuklarını sandım. Uçup bir daha gelmeyebileceklerinden korktuğumdan apar topar defterime uzandım. O anki duygu durumumla asla uyuşmayan müziğimi değiştirme fırsatı bile bulamadım. Dahiyane analizlerimi kağıda aktarmak, onları bir daha uçamasınlar diye oraya kafeslemek için acele ettim.


Çünkü kaçmayı çok severim ve düşüncelerimi de kaçıp gitmeleri üzerine eğittim. Ya da doğuştan öyleler. Çok da önemi yok. Onlar da benim gibi sürekli kaçıyorlar ve sürekli yerlerini yenilere bırakıyorlar. Dağınık bir sürü fikircikle baş başa kalıyorum, parçaları birleştireyim derken uyuyup kalıyorum öylece. Sonra sabah oluyor zaten.


Ama bu sefer ben hızlı çıktım ve başına da "Eğer hoşuma giderseniz sizi internete koyacağım." diye not bile düştüm. Yani kafaya koydum; hem onları kaydetmeyi hem de toparlayıp aktarmayı. Sadece kendinden ve tanıdığı üç beş daha ilgi çekici olmayan hayattan yola çıkılarak oluşturulmuş düşünceler için neden bu kadar efor harcadığımı çok da irdelemeyerek.


Kağıda yazdım onları, hızlıca yazdım ve ellerim yoruldu. Defteri bir kenara kaldırdım. Uçmuyorlar artık kafamda. Yapmam gerekeni yaptım, aktardım kağıda onları, defterin kapağını kapattım. Birkaç saat sonra açar, yeniden okur ve toparlayıp ifade etmeye çalışırım derdimi dedim. Sonra açtım tekrar, hızlıca okuyuverdim.


Okudum okumasına ama güzel fikirlerim kafeste nasıl da soluk görünüyorlardı. Herhangi bir insanın asla öğrenmesine gerek olmayan, ergenliğinin son demlerini yaşayan birinin sınav çalışmamak için kendini oylamasından başka şeyler değildiler. Uçmasına izin vermemekte ısrarcı olduğum çıkarımlar bunlar mıydı?


Onları yazmıştım, artık gitmelerinden endişe duymuyordum, yazdıktan sonra beynimdeki yüklerini devretmiştim. Ve hakikaten böyle olur, yazdıktan sonra hafifler ve daha yumuşak gelir hatırlara sert hisler. Yazmak katlanmayı kolaylaştırır. Yüklerini devretme fırsatı sunar. Benim fikircikler de bu makus talihi paylaşıyor olmalılar.


Fakat insanı kötü hissettirir bu durum bir yandan, ifade edilmeden önce şaşaalı duran fikirler, bazı yakıcı hisler öylece içeride durup çıkmayı beklemelerinden mi alırlar büyüklüklerini? Güzellikleri uçup kaçmalarından mı ileri gelir düşündüklerimin? O zaman yazma eylemi hayal kırıklığı içerecek bir parça. O zaman durdurmaya çalıştığımız şeyler, istediğimiz gerçekleştiğinde çirkinleşecek gözümüzde.


İşte böyle geçirdim 9 Nisan gecesini.