bir el kitabım var kalbinden cebimde
kapana kısılmış bir tavşan sabırsızlığındayım
kendi kumsalımda yok ayak izim
sana bir başıma bin çiçeğim
bana bir çiçek gibi ömür ver
kör sapakları dahi saymaktır belki eş
alfabeye duruyor yüzün
seni ayağıma bulaşırken bulmuştum
aldım başımdan ve koydum koridorun sonuna
sarmazsak şimdi hamuru kalınca
yüzüme kanatırsın açlığı
bir karıncaya işaretten ve çekilmiş sularımdan
kırık dalgalarına geldim
geldim sana yitik ellerimi verdim
hesabımın tümünü
eteğinde uyumuştum bir kez
elim de birçok kez çeneme gitti
anlamadıysan şu ana kadar ne diyorum ben
çekme ağzını kulaklarımdan
ne güzel fısıldıyorsun, ovuştur şakaklarımı
sıcak bir vesikalık yaradılışın
asfalta çektiğim çizgi kurumaya yüz tutmuşken
duracaksın
hadi üç deyince
duyuyorsun o patlama seslerini
genzimde bir koku bırakan ıslak tenin
gözüme geliyor, bir gölgeye dönüşüyor
bu havuz zihnimde gerçeğin katılığından
uzak bir kadifesin
sen
bir ana karındalığı kadar
sen doğana ve beni doğurana kadar