Sabah uyandığın an ve başlayan acılar. Hiç yakamı bırakmayacak yaşanmışlıklarım var. İsteyerek ve bilerek girdiğim hatalarım var. İçinden çıkarım mutlaka, bunlarda gelip geçer dediğim ama her zaman benimle yaşayan bir sürü şey. Asilik ya da başa buyrukluk. Özgür olduğunu hissetmek ya da sevgiyi aramak. Hepsinden var biraz ve hepsi bir bütün olunca dayanılmayacak bir ızdıraba giriyor içinde yaşadığım beden. Acılar azalmaz. Zamanla katlanır tüm acılar, hayal kırıklıkların ve asla unutamadığın bedenler. Yeni bir yüzle tanıştığında, ona dokunduğunda hissedilmeyen hisler olacak. Teninde, kokusunda kaybolmak isteyeceksin ama başaramayacaksın. Kendini ve karşındakini kandırmaktan başka şansın olmayacak yoluna devam etmek için ve bu ne acıdır ki o zaman yaşamanın hiçbir anlamı kalmıyor. Boşlukta dans etmeye başlayacaksın hissiz, duygusuz ve kimsesiz. Başa çıkılamayan duygularım var benim. Bastırmaya çalıştıkça derinimde biriken ve adımlarımı, nefeslerimi yavaşlatan. Daha çok başındayım her şeyin ve kendime kızıyorum ki her şeyi çok hızlı yaşayıp, tükettiğim için. Bunu kendime ben yaptım bir başkası değil. En acı olanı da bu sanırım. Artık kaçacağım bir yer, bir beden yok. Ne kadar sürebilirse bu ızdırap çekeceğim kalbimin dayandığı yere kadar.