hayatım yıkık bir eve benziyor. her odanın kapısı açıldığında daha viran olmuş bir ev. kızarmış gözlerim ve morarmış göz altlarımla çok berbat haldeyim. neden hep mücadele etmek zorunda kalan ben oluyorum? ne için insanların peşinden yalnız kalmamak adına koşuyorum? neden bütün sorumluluklar benim üzerime kalıyor? hiç hayatım yokmuşçasına görülmekten bıktım. bazen her şey bir intiharla daha da iyileşir diye düşünüyorum. çünkü tek seferde her şey o noktada bitiyor. sonrası, özgürlük. ölüm en güzel özgürlük olmalıdır. çünkü yaşamak bir tutku değil zorluklar arasında sıkışıp kalmaktır. soluklanma alanım bile olmuyor. benden kaçan ya da herkesi kendimden ittiğim zamanları yaşıyorum. ne kadar iğrenç değil mi? tıpkı ruhum gibi.