Şişkin bir göbeğin üstünde yükselen güneş, çikolataların arasına gizlenmiş yaşam, öğlen sıcağında yol alınan zamanda kendini mutlu hissettiren şey onu düşünmek. O şimdi biraz geride ben ise biraz ilerideyim. Otobüste herkes bunalmış biraz, terler alından akarken beklemek can sıkıcı, suratlarında bunu görüyorum. Benim suratımda ne görünüyor.
Yanımda bir çocuk oturdu. Şapkası krem renginde, atlet giymiş ve şortlu bacağına yakışmayan ayakkabısı zemine değmiyor. Bu kadar büyük devlerin arasında ne işim var diye soruyor mudur kendine. Parfüm sürmüş bu insanların nerden gelip nereye gittiği onun için bir merak konusu oluyor mudur. Ben sadece bir çocuğum bana bu anlamları yükleyemezsin dostum. Susuyorum.
Kulağımda Jimi Hendrix fısıldıyor Little Wing’in ezgilerini. Gitar solosu bir zamanları çağrıştırıyor, kayıp ve geleceğe fırlatılmış zamanı. Bulutlarda yürüyen bir kadın hakkında. Benim kadınım aklımda, kahkahası hala kulaklarımda dolaşıyor, çıplak bedeninden yükselen o kahkahalar... Kendimi kare kafalı gülümseyen bir oyuncak gibi hissediyorum yanında. Yerinde duramayan ve fikirlerin içinde özgür kalıp kendim olma iznimin olduğu kocaman bir dünya onun kolları. Şimdi otobüste yol alırken aklımda o ve kahkahası var. Yapacağı uçaklar ve kimin kazanacağının önemli olmadığı zaman var, bizim yarattığımız ve kokumuzun her yere sindiği zamanlar bunlar.
Durak yaklaşıyor ve beynim sıcakta buharlaştı. Görüşürüz tozlu otobüs.
..