Yedi düvel gezdim çehrende, şimdi sokağının ucundaki o ıssız sessizlikteyim, yakamdan tutmadı kimse, ha düştüm ha düşeceğim. Neden? "Kahraman" neden, bu sensizliğin aidiyet açmazı neden? Neden bi' yetmişliğe adanmışlığım...


Yine de "kahraman" yine de gönlüme sardığın tuğlalara sarıldım. Rab bellemek değil "kahraman" bu, kanlarla öderim gözlerinin kirasını Rab bellediğime. Gözlerin, bensizlikten sararan gözlerin kararan değil, kanayan değil "kahraman"

sararan. Güz oldu... Güz oldu "kahraman".

Güz öldü.


Birinci düveldeyim "kahraman" senin sokağının ücrasındayım, yüzünün her santimine yakmışlığım var. Ellerimde senin ördüğün saçlarımın kesiği, gözlerimde yazıklanmış şarabın kızarıklığı, haysiyetimde ezilmişliğe razı gelme hissi var ama sen yine de ama sen yine de...

Yine de sen "kahraman" yine de sen, yine de "kahır".