Dertleniyorum zamansız, sebepsiz, yersiz! İçinden çıkamadıkça içim alamadıkça zorlanıyorum.
Durup dururken duruluyorum, sadeleşiyorum, yokluklara alışıyorum ve kendime kahramanlar yaratıyorum. Hepsine birer isim takıyorum, katıyorum hayatıma, görevlerini fısıldıyorum kulaklarına.
Durup bekliyorum. Koşusturmalarını seyrediyorum, ortaya attığım sorunlardan bir görev inşa ediyorum sonra geçip karşılarına izliyorum. Her kahramanın özelliklerini ezberliyorum, her sorunun karşısına bir ödül koyuyorum. Kim kazansın istiyorsam en çok "can"ı ona veriyorum. Nasılsa bir oyun diyorum. Haritadaki tüm yolları ezbere biliyorum, kim kaybetsin istiyorsam en çok onu yanıltıyorum.
Oyun da hayat da benim ya! Kahramanlarımın savaşını izliyorum. İçten içe eksikliklerini biliyorum, her hatayı kapatacak bir pencere açıyorum.
Oyun da hayat da benim ya, herkes benim için savaşsın en güçlü olan oyunu kazansın istiyorum. Kim güçlü olsun istiyorsam ona can veriyorum. Kahramanlarda ne eksikse onu tamamlıyorum.
Kim eksilirse kim güçlenirse zaman uzuyor, zaman geçiyor, hatta ömür kısalıyor, oyunun süresi azalıyor. Duyduğum haz zamanla beni deli ediyor.
Oyun da hayat da benim ya, vazgeçiyorum.
En güçsüz olanın, en çok yara aldığını görüyorum. Kahramanıma üzülüyorum, emeklerine hayran oluyorum. Zamanla en çok ondan medet umuyorum. O savaşsın, o kazansın, o basarsın istiyorum. En yorgun, en eksik, en haklı olanı zorluyorum.
Dertliyim, zorlanıyorum, kendi yarattığım cehennemimde, eksilttiğim kahramanlarımın ömürlerine gözyaşı döküyorum.
Oyun da hayat da benim ya diye diye sonunda en en çok ben kahroluyorum. Dönüp kendime bakıyorum, yalnız kalışlarıma hep bir neden buluyorum. Aynada kendime saatlerce bakıyorum, kapatırken gözlerimi akıttığım yaşlara yeni 'yaslar' ekliyorum.