Gün ışığıyla beraber geliyorsun

Buram buram kokunla

Ben buradaki kahveleri hiç sevmedim

Sevemedim bir türlü


Komşumuz ne zaman gitse

Eski İstanbul'lu Kantocu Mehpera ablam

Eminönü’nden Mısır Çarşısı’ndan

Mehmet Emin Efendi’den

Memleket gibi, toprak gibi

Kokan kahvesinden getirir


Ben seni tanıdıktan sonra terk ettim

Tüm eski alışkanlıkları

Senin adını kahve gözlüm koydum

Sen benim var ya

Keyfimin kâhyası oldun be güzelim


Derler ya, kırk yılın hatrı varmış

Senin hatrın bende bir ömür kahvem


Sana gülümsemesem kızarsın

Ah, o köpüklü halin yok mu

Ah, benim sabahları içimi ısıtan

Hoş kokulum, gözümün parıltısı

Keyfimin kâhyası


Hadi bak

Sana yoldaş güllü lokum

Koydum yanına, kıskanma

 

Keyif vakti

Aldım seni 

Annemin çeyizlik fincanına koydum

“Celile’yi” okuyorum bir yandan

Ödüllendirmek gibi işte kendini

Günün herhangi bir saatinde

Muhakkak olmalısın...

 

Anlatmak mı seni

Hissetmek desek daha iyi olur bence

Rengini, kokunu, dile gelen tadını

Dibinde hiç telve bırakmamak şartıyla

Falıma bakıldı çoktan a cancazım

 

Yudumlarım seni... Aşk gibi