Eskiden kalabalıklar bile yalnızlıktı bünyede, şimdi yalnızlıklar bile kalabalık.

Kafanın içi, kalbin odacıkları, zihnin bulanıklığı, gönlün uğultusu, bir de boyun sızısı ufaktan nüans eder, sabaha karşı baş ağrısı... Evvela bir ordu yapar kişiyi.

Duyguların esiri, düşüncelerin taarruzu. Kazanını olur mu bu savaşın bilmem ama gani gani kayıpları var. Hani şimdi pozitif gelişmek adına, ''Olsun tecrübe oldu.'' dediğimiz vakıaları tecrübe etmek istedik mi gerçekten? Ne vardı bazı şeyler de eksik kalsaydı yahu. Bildiğimiz yolları hiç unutmamışız da aynı hataları tekrar tekrar yapmamışız gibi üstüne cila atma çabası benden geçmiyor. Ruhum bu bilinci edinmemekte ısrarcı. Siz buna mükemmeliyetçilik deyin, ben buna temkinlilik diyeyim. Nihayetinde kimin ne dediğine bakmadan bildiğini okuyan bir ezber hayat, gelsin bakalım bildiği gibi.