bazen öyle anlar olur ki çok yüksek sesli bir ortamda hiçbir şey duyamazsınız. kafanızın içinde açık bıraktığınız şarkılar, yarım kalmış konuşmalar, cevabı bulunamayan sorular binlerce karıncanın vermiş olduğu gıdıklanma hissine benzer.
bazen öyle anlar olur ki bir cenaze töreninde ölmek için gömülmek gerekmediğini anlarsınız. sahi ölü bedeninizle beraber hislerinizi de gömüyorlar mı? eğer öyleyse üstünü örtmek istediğim çok fazla duygum var. içimde ölen hisleri taşımaya devam etmek istemiyorum, ağırlıklarının altında ezildim belki de...
bazen öyle anlar olur ki kalabalık bir topluluğun arasında kimsesiz hissedersiniz. aslına bakarsanız herkes kendi içinde biraz kimsesizdir zaten. kim olduğunu bilmeyenler, kendini bile tanımayanlar en yalnızlardır. içini açıp bakmalı insan kendine. dokunmadan, sevmeden, hissedemeden bir vücudu tanıyamazmış kimse. derinliklerimize sakladığımız çocuğu bulup sevmek için hiç geç değil.