Nereye baksan onlarca yüz

Çevirmeye mecali yok kafasını insanın

Ve çevirse bile farkında

Her çevirişin getirdiği ıskalamaların

Şimdi;

Daha doğrusu çok uzun zaman önce

Ya da gelecekte

-mış, -miş’lerin tükendiği bir vakit işte

Uzaklardan gelen boğucu bir ses

Boğar çünkü yakar boğazını

Bir kesiğe de benzemez ki dikiş tutsun

Merhem de fayda değil öyle kırmızı

Dokunsan hissedeceksin kemiğini ellerinde

Fakat yetmeyecek gücün fazla ellemeye

Gidiyor,

Geliyor,

 -Ve hoşça kal diyor-

Farklı simalara -merhaba- deme vaktinin işareti bunlar hep

İnsan bu çocukluktan beri koşmadı mı?

Kedi mi uzanamadığı ciğere mundar dermiş 

Yoksa insan mı?

Doğdu ve büyüdü insan

Hiç küçülüp girmedi ki cebe

Belki küçülseydi daha çok duyulurdu

Söylesene hangisi önemli?

Büyük veya küçük

Büyümek gücü temsil ederken;

Neden

Küçülmek zayıflık?

Ya da niçin yaşlandıkça çekilir insan?

Doğrultamaz belini

Ve kalır kambur

Bükülüverir sanki bir cetvel gibi

Dimdikti o gençliğinde

Şimdi büküldü beli 

Göz göze geldiği tek bir halı, çiçek desenli

Gözleri de küçülmüştür onun

Ve sararmıştır göz bebeğinin etrafı

O zaman ne anlamı var oraya beyaz demeye?

Bu bile kabullenememek ufalmayı

-Sormaya hakkı var o zaman kan tutmuş gözlerin

Neden soldu ferin diye-

Madem baş eğemiyorsun bu gerçeklere 

O halde hep kandır kendini 

Bırak kalabalıklar saklasın yüzünü

Ellerin yetmez artık kapatmaya gözlerini

Bir gürültü de kopsun sanki bir termal patlamış gibi

Onların içerisine karışsın çığlıkların

Tek tırmaladığı olsun kendi kulakların

Ve patlatsın zarını 

İşte o zaman anla!

Neyi kabullendiğini

Anla ki ulaşamıyorsun insanlara

Doğa bile çevirmedi mi yüzünü artık?

Herkes gitse bile kim kaldı kucak açacak?

               Ya da var mı dermanın kabullenilmemeye?

Komik değil mi sence de?

İnsanın muhtaç olması hep hor gördüğüne...