Sanki ben bu dünyayı çok sevmişim.
Ben nerelerde son kalan canımı vermişim.
Kalakaldım öyle.
Cam kenarında yitip gidiyorum.
Bakmasana öyle bu cihânı ben mi yaratıyorum?
Paçamdan gül kırmızısı kanlar boşalıyor.
Bu belaları başıma kimler sarıyor?
Ben öylece kalakaldım.
Kestiriyorum uzaklardan selâlarım okunmakta.
Benden uzak dur, yaralarımın dikenleri çok can yakmakta.
Sabah trenleri çoktan terk etmiş gitmiş.
Sanma ki geride kalanlar soluklarını yeni tazeliyor.
Onlar çoktan boğulup yerin bin kat dibine girmiş.
Kalakaldım öylece belim bükük.
Vazgeçişler tapınağımda serzenişlerim çınlıyor.
Sızlanıyor.
Bak, bakmadığın taraflarım fütursuzca kanıyor.
Budanmış kolum kanadım.
Mayıslarda en güzel çiçeklerimi açmam lazım.
Kalakaldım.
Ordan burdan umut arakladım.
Afalladım.
Umut beni en taze yerimden bıçakladı.
Sanki ben daha çok gençmişim.
Geçmişim beni yüzyıllar önce,
Bataklığa sürgün edip,
Çoktandır bu diyarlardan vazgeçip gitmiş.
Kalakalmayı geç, bitip tükendim.
Dünyayı seksen sekiz kez turladım.
Çatma kaşlarını.
Bu kefaretleri,
Omzuma ben bindirmiyorum.
Omuzlarımı çok kez sirkeledim de kurtulamadım.
Sanıyorum ki bitecek.
Kimler kimler beyazlar içinde göç edip gidecek.
O bitiş denk geldiğinde,
Ben olduğum yerde kalakalıp,
Kesinlikle unutucam.