Sevda hikayelerinin kahramanları hep kalanlardır. Çünkü kalanlar gidenlerin ardından hep kanarlar. Öyle denir, öyle bilinir. Onlar terk edilmiş, bırakılmış taraftır. Herkesin teselli etmeye çalıştığı, hep haklı görülen, vicdanı ve gönlü sonsuza kadar huzur denizinde suskun olanlardır. Kimseler bilmez ki hikayenin unutulmuş, ötekileştirilmiş, yalnızlaştırılmış kahramanları gidenlerdir. Son nefeslerine kadar ruhlarının azap denizinde boğulacağı, bilinmez bir yere sürgüne gönderilmişlerdir. Keşkeler, belkiler, amalarla dolu geçer ömürleri. Tek bir anı, bir tek iz yoktur kalana dair gittikleri bu bilinmezde. Kalan, gidenin anılarıyla avunurken gidenin bir hayaleti yoktur kalana dair. Çünkü onlar hikayenin tercih eden tarafıdırlar. Çünkü onlar gitmeyi istemişlerdir. Hiçbir zaman, hiçbir yerde haklı olmayacaklardır. Sonsuzluk denizinde, hep geride bıraktıkları hayatlarının olasılıkları üzerine hayaller kuracak, asla eskisi gibi olmayan ruhlarını sessizce, için için sadece kendileri susturacaktır. Filmin sonunu değiştirme işi onlara verilmiştir. Bilinmez olan en acı taraf şudur ki kalanların korkaklığı gidenlerin tercihinde cesarete dönüşür. Giden ruhunu darağacına çoktan teslim etmiştir.