Beden ülkesinin sultanı kalptir. Onu fetheden ülkeyi fethetmiş olur. İşgal edilirse meşgul olur.

Her an bir şeyler işgal eder kalbimizi. Halden hale çevirir beden ülkesini. Bu sebepten kimin ve neyin işgal ettiği mühim.

Bazen kızgınlık, öfke, sertlik, katılık...

Bazen sevgi, muhabbet, samimiyet, safiyet...

Bazen de iman, ahlak, sadakat, vefa...

Ve daha adını koyamadığımız hislerimiz, duygularımız...

Hepsi birer parçayla kocaman bir kalbi oluşturur. Kimi zaman öfkemiz sarar bir yanımızı. Çığlıklarla konuşur, gümbürtü dalgalarıyla gider geliriz. Sonra sakinliğin sesi duyulur uzaklardan. Ona kavuşmak için çırpınır dururuz. Kıyıya varınca buluşur öfkeyle sakinlik. Yola sakinliğin selametiyle devam ederiz. Kimi zaman sevginin sıcaklığı öylesine sarar ki yüreğimizi beden ve ruh o sevgiyle mana bulur. Muhabbetle kucaklar, samimiyetle sarmalar memleketini. Öylesine derinden hissederiz ki o safiyeti, masumiyeti; içimizde hep bâki kalsın isteriz...